ALİ KILIÇ, HÜRRİYETTEN AHMET HAKAN'IN KONUĞU OLDU

ALİ KILIÇ, HÜRRİYETTEN AHMET HAKAN'IN KONUĞU OLDU
Editör: İlk Haber
18 Mayıs 2016 - 05:07

Alevi bir siyasetçiyim ama cumaya giderim

SEÇİLMEDEN önce halka 'Alevi inancına mensup bir siyasetçiyim, cuma namazlarına gideceğim' dediniz mi?

ALİ KILIÇ: Seçimden önce Maltepe’de benim hakkımda “Kızılbaş’tır, Alevidir, Tuncelilidir” diye propaganda yapılıyordu yoğun olarak. Böyle bir ortamda Maltepe’nin ileri gelenleriyle bir toplantı yaptım. Orada projelerimi anlatmaya çalıştım. Baktım ki bana boş gözlerle bakılıyor, “geç bunları kardeşim” der gibi... Projelerimi anlatmayı bıraktım. Başladım şunları söylemeye: “Siz benden başka şeyler duymak istiyorsunuz. Tuncelili olup olmadığımı merak ediyorsunuz. Evet, Tunceliliyim. Evet, Aleviyim. Esas merak ettiğiniz soru ise şu: Cuma namazına gidecek misin? Evet, cuma namazına gideceğim. Seçmenimin olduğu her yerde olacağım. Ama siyasi istismar yapılmasın diye bunu seçimden önce yapmayacağım. Seçilirsem gideceğim. İnşallah seçilirsem hep beraber perşembe akşamı cemevine gideceğiz, orada semahta dara duracağız. Cuma günü Merkez Camisi’ne gidip namazda saf tutacağız. Altıntepe’de 2 yüz kişilik cemaati olan küçücük bir kilisemiz var, pazar günü de oraya gidip dua edeceğiz.” Bunları söyledim. Ve olay koptu. Alkışladılar beni. Ne demek istediğimi anladılar. Bu söylediklerimi de seçildikten sonra hayata geçirdim.

Ne yaptınız seçildikten sonra?

ALİ KILIÇ: Cuma namazına da gidiyorum, bayram namazına da gidiyorum. Sabah namazlarına gidiyorum. Bir caminin konferans salonunda toplantım varsa ve akşam namazına denk geliyorsa, girip orada namazımı kılıyorum. Perşembe akşamları cemevlerine gidiyorum, semahları dinliyorum. Pazar günü de kiliseye gidiyorum, ayda bir olmasa da iki ayda bir mutlaka gidiyorum.

Camiye gidiyorsunuz, namaz kılıyorsunuz... Cami cemaati yadırgıyor mu bunu?

ALİ KILIÇ: Mutlaka kafalarda soru işaretleri olabilir, “Alevi namaz kılabilir mi, camiye gelebilir mi” diye... Ben bu tartışmaları elimin tersi ile itiyorum. İnsan inandığı yerde, huzur bulduğu yerde ibadet edebilmeli.


Cami cemaatinde memnuniyet var mı sizi aralarında görmekten?


ALİ KILIÇ: Bayram namazını Merkez Camisi’nde kıldık. Namazdan sonra cami içinde bayramlaşma vardı. Davet ettiler. Ben de katıldım. Sıraya geçtim. Yaklaşık 3 bin kişi tek tek elimizi sıkıp ayrıldılar. Ben bu mutluluğu orada yaşadım. İnsanların gözlerinin içindeki o sevgi dolu bakışları yakaladım. 

Alevi kimliğine sahip bir politikacısınız ama Sünniler gibi camiye gidiyorsunuz. Seçmene şirin görünmek için yapılan bir tür riyakârlık değil mi bu?

ALİ KILIÇ: Riyakârlık yok. Ben seçmeni kandırmak için bunu yapıyor olsam seçimden önce Maltepe sokaklarında “Evet, ben Aleviyim kardeşim” demez, kimliğimi elimden geldiğince gizler, kimliğim üzerinden yapılan tartışmalardan uzak durmaya çalışırdım. Seçmeni aldatmayı amaçlasam seçimden önce cuma namazlarına gidip şov yapardım, gösteriş yapardım. Ben seçimden önce değil, seçimden sonra camiye gittim. Ayrıca ben camiye fotoğrafçılarla gitmiyorum. Bazen sabah 5’te gidiyorum camilere... Özellikle kış aylarında çayım, çorbamla gidiyorum camiye... Cami cemaatine büyük değer veriyorum. Sorunlarını

dinliyorum. Talepleri bireysel değil. Camileriyle ilgili talepler. O talepleri de imkânlar ölçüsünde karşılıyorum.

 


YURTDIŞINA GİTTİĞİMDE MAKAMIMI AK PARTİLİ ÜYEYE BIRAKMAK İSTEDİM


“BİR arada barış içinde yaşamak” ilkesini hayata geçirmeye çalıştığını söyleyen Ali Kılıç, “Bu ilkeyi sadece inançlar ekseninde değil, siyasi tercihler açısından da geçerli kılmaya çalışıyoruz” diyor.

İşte Ali Kılıç’ın siyaset alanında kutuplaşmayı önlemek için attığı adımlar:

- Yurtdışına gittiğimde, AK Parti’nin belediye meclis grubunun başkanını yerime bırakmak istedim. Kendisine bunu teklif ettim. Çok şaşırdı.

- Seçimden hemen sonra benim karşımda çeşitli partilerin adayları olarak çıkan bütün arkadaşlarımla bir araya geldim. Kendilerine “Maltepe’nin kaybedecek zamanı yok, doğrularım varsa alkışlayın, yanlışlarım varsa eleştirin” dedim.

 Bütün siyasi partilerin ilçe başkanlarını belediye başkanı olarak bir araya getirdim. Ardından da her ay bir siyasi ilçe başkanının misafiri olmaya karar verdik. Ayda bir siyasi parti ilçe başkanlıklarında toplanıyoruz.


AK PARTİLİ BİR ARKADAŞ, ‘MEVZİMİZİ ALMAYA MI GELİYORSUN’ DEDİ

 

AK Partililer ne diyor sizin camiye gitmenize?

ALİ KILIÇ: Bir gün namazdan çıkarken AK Partili bir arkadaşım beni caminin kapısında kucakladı. “Allah razı olsun başkan” dedi. Sonra da şöyle dedi: “Elimizde bu mevzi vardı, galiba bu mevzii de almak için geliyorsun buraya?”

Siz ne cevap verdiniz?

ALİ KILIÇ: Ben camiyi mevzi olarak görmüyorum. Sonuçta savaşta falan değiliz. Ama ben sosyal demokrat siyasetçiler olarak camileri çok boş bıraktığımızı düşünüyorum. O arkadaşa “Buraları çok boş bıraktık, artık buralarda da olmamız gerektiğine inanıyorum” dedim.

 

AZINLIK KÜLTÜRÜNÜ İYİ BİLİRİM
 

KÜÇÜCÜK bir kilise varmış Maltepe ilçesi sınırlarında. Siz o kiliseyi de ihmal etmiyor, sürekli vurguluyorsunuz. 2 yüz kişilik cemaati olan bir kiliseyi neden bu kadar öne çıkarıyorsunuz?
ALİ KILIÇ: Ben 25 yıl Almanya’da yaşadım. Azınlık kültürüne sahip olmanın ne demek olduğunu, azınlık olmanın ne kadar zor olduğunu iyi biliyorum. Almanya’da paramızın olmadığı ve camilerimizi oluşturamadığımız dönemlerde bazı fabrikaların merdiven diplerine seccadelerimizi sererek namaz kılan bir toplumduk biz. Orada Alevi yoktu, Sünni yoktu. Hepimiz yabancıydık. Kapımızı bir belediye meclis üyesi ya da milletvekili çaldığında kendimizi çok mutlu hissediyorduk. O mutluluğu yaşamış biri olarak ben de azınlık olan kardeşlerimize gönül kapımı açmaya ve onları kucaklamaya çaba sarf ediyorum.

 

CUMA NAMAZINA GİTMEMİ YADIRGAYAN ALEVİLER OLDU
 

ALEVİLER arasında sizin camiye gitmenizi sorun edenler, yadırgayanlar oldu mu?

ALİ KILIÇ: Bana doğrudan kimse bir şey söylemedi. Ama duyumlar aldım. Bunun üzerine cemevinde bir açıklama yaptım. 

Ne dediniz cemevinde?

ALİ KILIÇ: Şöyle dedim: “Arkadaşlar! Benim Alevi kimliğimi herhalde kimse tartışamaz. Doğduğum topraklar, beslendiğim kaynaklar belli. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu’nun genel sekreterliğini ve genel başkanlığını yapmış bir arkadaşınızım. Ben caminin kapısından girdiğimde Alevi kimliğimi inkâr etmiyorum ki. Cami cemaati benim Alevi olduğumu biliyor. Bütün Maltepe benim Alevi olduğumu biliyor. Beni böyle kabul ettiler, beni böyle bağırlarına bastılar. “Bizim Ali” diyorlar bana. Alevilik sonuçta eğer Ehlibeyt’e inanmak ise, Ehlibeyt, Hz. Muhammed Efendimizin ailesi ise... O halde aramızda fark yok. Alevilerin bütün dualarında “On İki İmamlar”, “Ehlibeyt”, “Hazreti Muhammed Efendimiz”, “Hazreti Ali Efendimiz” geçer. İnançta farklı değiliz. Yaşam tarzı noktasında farklılıklar olabilir. Ama bu iki kardeş arasında da olan bir şey... Hatta eşler arasında bile olan bir şey. Eşin birisi gezmeyi, tozmayı, eğlenmeyi sever, diğeri evde kalmayı sever. Fark bu kadardır.”


ALEVİ OLDUĞUM KADAR SÜNNİ, SÜNNİ OLDUĞUM KADAR ALEVİ’YİM

ALEVİLİK sizin için ne anlam ifade ediyor?

ALİ KILIÇ: Ben yerel bir siyasetçi olarak inanç kimliğimi ön plana çıkarmıyorum. Sünni inanca sahip kardeşim benim için ne kadar değerli ise Alevi inanca sahip kardeşim de o kadar değerlidir. Alevilik ne kadar değerliyse Sünnilik de o kadar değerlidir. Herkesin inancı kendine... Ben böyle bakıyorum. Ama sorulduğunda da Alevi kimliğimi asla inkâr etmem. Alevi kimliğimi açık bir şekilde ortaya koyarım. Bunun bir ayrıcalık olmadığını da söylerim. Alevi olduğum kadar Sünni’yim, Sünni olduğum kadar Hıristiyan’ım, Hıristiyan olduğum kadar Müslüman’ım. İnançların temelinde sevgi vardır, dostluk vardır, barış vardır, doğruyu söylemek vardır. Bir siyasetçide de bunların hepsinin olması gerekir. 

 

Maltepe’de belediye başkanlığına aday olduğunuzda Alevi olmanız, propaganda malzemesi haline getirildi mi?


ALİ KILIÇ: Evet, getirildi. Bu sorunu net olarak yaşadım.

Nasıl yaşadınız? Ne dendi sizin için?

ALİ KILIÇ: Alevi olduğum, Kızılbaş olduğum, Tuncelili olduğum dile dolandı.

İyi ama bunlar yetiyor mu insanları etkilemeye?

ALİ KILIÇ: Etkiliyor tabii. Mesela bu hususları öne çıkaran 1 milyon broşür dağıtıldı Maltepe sınırları içinde. 

Ne deniyordu o broşürlerde?


ALİ KILIÇ: Fotoğrafımı koyuyorlar, “Kızılbaş Ali” diye yazıyorlardı. İnsanların kafalarında soru işareti yaratabilecek şeyler yapıyorlardı.

Alevi olmak, Kızılbaş olmak, Tuncelili olmak... Bunlar insanların kafasında soru işareti mi yaratıyor? Ne ayıp bir şey! Siz buna sinir olmadınız mı? Gayet normal bir şeyden söz eder gibi konuşuyorsunuz.

ALİ KILIÇ: Ben sinirleri alınmış bir siyasetçiyim. O yüzden sinir olmuyorum. Bir de Türkiye’deki Alevi topluluğuyla ilgili soru işaretlerinin, önyargıların farkındayım. Ne yazık ki önyargı duvarlarının tam olarak yıkıldığını söyleyemeyiz. 

Ama o kadar da etkili olamamış ki... Maltepe halkı sizi seçmiş.

ALİ KILIÇ: Maltepe halkının hoşgörüsü ve ufkunun açık olması bütün bu oyunları tersine çevirdi. Maltepe’de ilk kez bir Alevi, belediye başkanı seçildi.


ALİ KILIÇ KİMDİR?

 - 1966 Tunceli doğumlu.
- Babası, 1960’lı yılların başında Almanya’ya giden ilk işçi kafilesinde yer almış. Babası ve annesi Almanya’ya gidince Ali Kılıç babaannesiyle kalmış.

- “Bütün eğitimimi, kültürümü ondan aldım” dediği babaannesi için “Tam bir Anadolu kadınıydı” diyor. 1950’li yıllarda ata binen, belinde tabancası olan, kendisine bakan ve sözüne kulak verilir bir kadınmış babaanne.

- 1980’de Almanya’ya gitmiş Ali Kılıç.

- Almanya’da ticaret yapmış,  gazetecilik yapmış.

- Almanya’da siyasete de atılmış, Sosyal Demokrat Parti’de  görev almış.

- Türk-Alman Dostluk Derneği’ni kurmuş, daha sonra federasyona dönüşen bu derneklerin başkanlığını yapmış.