ÇIRAY:YARGI TİYATRO DEĞİLDİR, BİZDE FİGÜRAN OLMAYIZ

Editör: İlk Haber
23 Ağustos 2017 - 07:41

SÖZCÜ gazetesiyle ilgili soruşturmayla ilgili bilgi vermek için şahitlik yapan Aytun Çıray, adı geçen bilirkişinin kimliğini ve soruşturmada yapılan hukuka aykırılıkları görünce, “Yargı tiyatro değildir, biz de figüran olamayız” dedi.

            SÖZCÜ SORUŞTURMASINA ATANAN BİLİRKİŞİ VE ATANIŞ BİÇİMİ BENİ İRKİLTTİ

SÖZCÜ gazetesi hakkında açılan davada şahitlik yapan Dr. Aytun Çıray şöyle devam etti: “Savcılık makamına Sözcü gazetesinin patronunun, çalışanlarının Cumhuriyet tarihindeki en korkunç travmanın nedeni olan FETÖ’yle neden asla ilişkili ve ilintili olamayacaklarını olaylara ve yazdığım makalelere dayanarak anlattım. Ben o şahitliği yaparak en önemli vicdani sorumluluklarından birini yerine getirdiğime inanıyorum. Ama son Türk devletinin varoluş mücadelesi verdiği bu süreçte bir siyaset insanı olarak asıl önemli noktaya dikkat çekmek istedim. Bu da yargı mensuplarının varoluş nedeninin esasen adalet olduğu noktasıdır. Çünkü adalet bir devleti var eden en büyük değer ve erdemdir. Bu devletimiz Türkiye Cumhuriyeti için de geçerlidir.  Ben adaletin özgürlük başta olmak üzere bütün büyük değerlerin ve erdemlerin temeli olduğuna inanan bir insan olarak yargı hakkında açıklama yapmamaya bugüne kadar özen gösterdim. Şimdi bu Bilirkişi’nin kimliğini ve atanma şeklini görünce irkildim ve açıklama yapmayı yine bir vicdani görev addettim.”

HSK YASAL MÜDAHALEDE BULUNMALI

Sözlerinin Müsteşarlık ve Başbakanlık Danışmanlığı yapmış, devlet terbiyesinin süzgecinden geçmiş bir siyaset ve devlet adamının uyarıları olarak algılanmasını isteyen Çıray, “Yargı hassasiyeti olan HSK üyelerine sesleniyorum: Ankara’da yargıçlar var, biliyorum ve yasal müdahale talep ediyorum,” dedi.

Devletin gücünü kullandığı dönemlerde adaletin, devletin ve milletin bütün değerlerinin varoluş garantisi olduğunu yaşayarak gördüğünü ifade eden İzmir Milletvekili Aytun Çıray,  “Adalet yoksa bireylerin önce devlete sonra birbirlerine karşı kendilerini koruyamazlar. Devlet adalettir ve adalet yoksa devlet yoktur. Bakın iki Sözcü yazarının özgürlükleri gasp ediliyor, oysa adalet işletilirse özgür olacaklar. Demek adalet olmadan ne özgürlük ne var oluyor, ne de garanti altına alınabiliyor.”

YARGIYI BİR GÖZDAĞI VE SİNDİRME ARACI GİBİ GÖSTERMEK TARİHİ YANLIŞTIR

Çıray, yargıyı ve yargıçları siyaset alanında tartışmaktan hiç hoşlanmadığını; yargının ve yargıçların bu kadar tartışıldığı bir ülkenin sonunun hayır olamayacağını düşündüğünü; eğer hükümet edenler yargımızı vatandaş için bir gözdağı ve sindirme aracı gibi göstermek istiyorlarsa bunun tarihi bir yanlış olacağını vurguladı ve “Orta ve uzun vadede kendi ayaklarına ateş ettiklerini göreceklerdir” diyerek şöyle devam etti: “Ancak bizi üzen şey daha farklı bir husustur. Bu da, yaşanılanların insanımızın yargıya olan güvenini yok etmesi, yargıçlardan soğutmasıdır. Yargı mensuplarımızın itibarını zedeliyor, morallerini bozuyor ve onları bölüyor. AKP’nin bir zamanlar büyük destek verdiği Türkiye’yi 15 Temmuz hain kalkışmasına getiren hâkim ve savcılar şimdi neredeler? Kaçtılar. Kaçmakla da kalmadılar; dışarıda devlet aleyhine faaliyet yürütüyorlar. İşte bu yüzden siyaset yargı üzerinde vasi olmaya kalkmamalı ve aynı sonuçlara neden olmamalıdır.”

SÖZCÜ GAZETESİNİN KARŞI KARŞIYA KALDIĞI TEHDİT ADALET DÜZENİMİZE TEHDİTTİR

Aytun Çıray sözlerini şöyle sürdürdü: “SÖZCÜ gazetesinin karşı karşıya kaldığı tehdit, adalet düzenimize tehdittir. Adalet düzenimize tehdit devletimize tehdittir. Bu ülkenin adalet düzeni, hukukçuluklarını siyasetin emrine vermiş bir takım kerameti kendinden menkullerin katıldığı, insanlarımızın yargısız infaz edildiği ve adına tv tartışma programı denilen ‘Yeni Türkiye’nin Engizisyon Mahkemeleri’ ne bırakılamayacak kadar kıymetlidir.

Ben adaletin soyut değil somut olarak en büyük değer ve bir devletin vatandaşları nezdindeki en büyük meşruiyet gerekçesi olduğuna inanıyorum. Yargıç ve savcılarımızı da ezici bir çoğunlukla farklı düşünmediğine eminim. Eminim çünkü yargıçlarımız adalete ve adaletle var olan özgürlüğe, eşitliğe ve kardeşliğe hizmet için var olduklarını hepimizden iyi bilmeleri gereken insanlardır.  Eminim çünkü; onlar da çoluk çocuklarının istikballerini ve mutluluklarını ancak  adaletin garanti edebileceği bir hukuk düzeninde yaşamalarını arzularlar.”