HDP REFERANDUM BASKI VE İHLAL RAPORUNU AÇIKLADI

HDP REFERANDUM BASKI VE İHLAL RAPORUNU AÇIKLADI
Editör: İlk Haber
21 Nisan 2017 - 09:51

HDP, referandum sürecinde ve oylama günü yaşanan baskı ve ihlallere ilişkin raporu açıkladı. HDP Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 67 sayfalık rapora ilişkin bilgilendirmede bulunan Parti Sözcüsü Osman Baydemir, gazetecilerin gündeme ilişkin sorunlarını da yanıtladı. Baydemir şöyle konuştu:

 

Cumhuriyet tarihinin çok partili sisteme geçişinden bugüne değin, demokratik meşruiyeti çok tartışmalı aynı zamanda en şaibeli referandumun geride bıraktık. 

 

Referandum iptal edilmelidir 

 

İçeriği itibariyle, komisyon ve TBMM’de görüşüldüğü atmosfer itibariyle, yine referanduma sunulduğu OHAL rejimi ve Kürt coğrafyasındaki sıkıyönetim koşulları itibariyle; eşitlik ilkeleri ve serbest propaganda koşulları ortadan kaldırılmıştır. Gizli oy ve açık tasnif ve serbestiyetlik ilkesinin de yurttaşın elinden alınmış olması ve son olarak da YSK kararı sebebiyle referandumun mutlaka iptali gereklidir. 

 

Tarih bizi haklı çıkardı

 

Bir anayasanın mutlak suretle toplumun çeşitliliğini içermesi ve bir arada yaşama zeminini sunması gerekiyor. Bu paket Kürtleri, emeği, kadını yok saymasıyla, tekçiliğiyle, denge denetleme sistemini yok etmesiyle; yasama, yürütme yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmasıyla içeriksel olarak butlandır, geçersizdir. Biz daha komisyon aşamasındayken bu noktalara dikkat çekmiştik. Bu paket geçse bile meşru olmayacaktır demiştik. Tarih bizi haklı çıkardı. 

 

Gizli oy açık tasnif ilkesi paket daha parlamentodayken ihlal edildi

 

Tasarı parlamentoya geldiği dönem, tartışmaları kamuoyundan gizlendi, yayın yasağı getirildi. Canlı yayınlanması gereken tartışmalar toplumdan gizlendi. Parlamentoya gelene kadar imzacısı olan parlamenterler bile içerikten bihaberdi. Komisyon aşamasında, ve genel kurul aşamasında eş başkanlarımız ve 13 milletvekilimiz tutukluydu. Bu bile başlı başına meşruiyet sorunu yarattı. Gizli oy açık tasnif ilkesi paket daha parlamentodayken ihlal edildi. Kabinde, perde arkasında kullanılması gereken oylar dışarıda kullanıldı. 

 

2 yıl paketin içeriği ortaya çıkmasın diye hazırlık yapıldı 

 

Paket geçtikten sonra OHAL ve sıkıyönetim koşularında referanduma gittik. Daha referanduma gitmeden, 2 yıldır bu paketin herhangi bir engel ve bir demokratik muhalefetle karşılaşmaması için, içeriğinin açığa çıkmaması için önlem mekanizması oluşturuldu. 17 TV, 63 gazete, boşu boşuna kapatılmadı. Muhalefetin sesini duyurduğu tüm kanallar yol temizliği amacıyla kapatıldı. 2614 sendika, vakıf da bu minvalde kapatıldı. Sesi duyurabilecek olan herkesin sesi önceden kısıldı. 

 

Temmuz 2015’ten bugüne değin, bu pakete muhalefet edebilecek insanlar gözaltına alındı. 11 bin gözaltı. Bunlar HDP ve bileşenlerinden aynı zamanda referandum kampanyası yürütecek aktivistlerden oluşuyor. Bunlardan 5000’i tutuklandı. 38 il eş başkanı 98 ilçe eş başkanı tutuklandı. Şu dakika itibariyle 28 il başkanı 89 ilçe eş başkanı an itibariyle cezaevinde. Kampanyayı böyle bir atmosferde yürüttük. 750 il ve ilçe yöneticisi tutuklandı, 82 belediyeye kayyum atandı, 85 belediye eş başkanı tutuklandı, kayyum atanan tüm belediyelerin kaynakları evet kampanyası için kullanıldı. 

 

Fırsat eşitliği ortadan kaldırıldı

 

Sadece biz baskılanmadık. Devlet bütün kaynaklarını, olanaklarını evet kampanyası lehine; hükümet, bakanlıklar, valilikler, kaymakamlar eliyle kullandı. Tüm kampanya döneminde Cumhurbaşkanı, Başbakan, valiler, bakanlar, kaymakamlar temel atma töreni adı altında, daha önce atılan temelleri yeniden attılar, açılan yerleri yeniden açtılar. Fırsat eşitliği tamamen ortadan kaldırıldı. Her bir açılış 15-20 TV kanalından bangır bangır yayınlandı. 

 

TRT’de HDP’ye 0 dakika 

 

Sadece mart ayı boyunca 17 ulusal kanala baktığımıza evet kampanyası yürütenler 830 saati aşkın canlı yayınlarda propaganda yapma imkanı buldular. Bize düşense sadece 58 dakika. TRT 80 milyon yurttaşın, 55 milyon seçmenin vergisiyle ayakta duran bir kamu kuruluşu. Her siyasi partiye eşit durması gerekir. Buna rağmen toplama baktığımızda vahim bir tabloyla karşılaşıyoruz. Bütün yayın politikasına baktığımızda 6625 dakika evet kampanyasına ayrılmış, HDP’nin TRT’de kendisin ifade ettiği zaman dilimi ise 0 dakikadır. Bu bile başlı başına demokratik meşruiyet sorunu ile karşı karşıya olduğumuzun göstergesidir. 

 

Bu yayınlardaki tarafgirliği Hükümet, Cumhurbaşkanlığı danışmanları ve evet cephesinin tamamının yürüttüğü tüm kampanyalarda HDP bir siyasi hedef haline dönüştürülmüştür. HDP’ye yöneltilen suçlamaların hiçbirinde HDP’ye kendisini savunma hakkı verilmemiştir. 

 

Bütün bu ötekileştirmeler, bütün bu olduğundan farklı göstermelere rağmen arzulanan sonucu yakalayamamışlardır. 

 

Günde ortalama 29 kişi gözaltına alındı, 5 kişi tutuklandı

 

16 Nisan gününe kadarki 85 günün bilançosu çok daha vahimdir. Eline bildiriyi almış kampanya yürütecek, miting organize edecek, halk buluşması yapacak 2165 HDP’li gözaltına alındı. Günde ortalama 29 kişi gözaltına alındı, günde ortalama 5 kişi tutuklandı yani 429 kişi tutuklanmış oldu. 155 kişi fiziki saldırıya maruz kaldı. Ve her bir fiziki saldırı kendi hinterlandında başka bir etki yarattı. Her bir tutuklama başkalarının da tutuklanacağı korkusunu yaymak için yapıldı. 

 

Muhtarlar tehdit etti, mitingler yasaklandı 

 

Mitinglerimizde, halk buluşmalarında, ben bile mitinge, sahneye ulaşmada sorunlarla karşılaştım. Vekiller kampanya yürütürken gözaltına alındı. Yüksekova’da miting alanı değiştirildi, kentin 5 km uzağındaki bir alana alındı ve o gün toplu taşıma araçlarının kontağı sürücülerden alındı. Amaç yurttaş mitinge yürüyerek gelsin ya da gelemesin. Yurttaşlar kimi yerde kaymakamlar, kimi yere valiler eliyle, rızkıyla işiyle aşıyla tehdit edildi. Örneğin Urfa’nın Halfeti ilçesinde, Şırnak’ta, Muş’ta yetkili muhtarları çağırıyor; “senin 1 Kasım’da 7 Haziran’da köyünden çıkan oy bu, senin kızın öğretmen inşallah başına bir şey gelmez, inşallah işinden olmaz” dedi. Kimi yerlerde kaymakamlar toplantı yaptı muhtarlarla ve hayır demek devlet düşmanlığıdır dedi. Kimi yerlerde hayvanlarınız meraya çıkamayacak tehdidinde bulundu. 

 

Seçim şarkımız “Bêjin Na” yasaklandı. Yasaklandı ama bu halk tüm bu zulümlere na, hayır, la nê demeyi başardı. 

 

Eşbaşkanlarımızın posterleri yasaklandı

 

Her şeyin bir edebi vardır, Meclis’te 3. büyük siyasi partinin posteri yasaklandı. Biz mitinglerimizde eş genel başkanlarımızın posterini asamadık. 

 

Urfa, Van, Hakkari gibi pek çok şehirde 10 Mart - 8 Nisan arası tüm mitingler, basın açıklamaları yasaklandı. Yerel çalışanlarımızdan kim harekete geçse gözaltına alındı. Oysa referandum atmosferindeyiz. Her siyasi parti hani propaganda yapma hakkına sahipti. Cumhurbaşkanı demedi mi tüm muhalefete serbest propaganda hakkı tanıdık diye. Tüm muhalefete serbest propaganda hakkı tanıdıysanız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ neredeler? 

 

Devlete ün beğendiremedik 

 

140 sandık başkanımız kötü ünü var gerekçesiyle kabul edilmedi. Ün beğendiremedik hükümete. Ama şu anda en kötü ün bu hükümettedir. Cumhuriyet tarihinin en şaibeli seçimine imza atarak tarihe Kenan Evren’den daha kötü bir ünle geçecekler. İlçe Seçim Kurulu, üyelerimize “bakın başınız belaya girecek” denildi. Tehdit edildiler. 2200 adayımız daha kuraya girmeden reddedildi. 

 

8 Mart, Newroz ve 15 Şubat; kampanyanın yoğun yürütüldüğü aylarda operasyon adı altında 1092 kişi gözaltına alındı, 203 kişi tutuklandı. Bu kişilerin tamamı kampanyayı yürütecek olan arkadaşlarımızdı. 

 Müşahitlerimiz engellendi

 Peki, 16 Nisan günü neler yaşandı? Gizli oy açık sayım ilkesi yerle bir edildi. HDP müşahitlerinin sandık başına erişimi engellendi, köylere sokulmadı, kadınlar yerine oy kullanıldı, kadın nüfusunun sandık başına gitmesi engellendi, muhtar eliyle oy kullandırttırıldı. 3 milyon oyun kullanıldığı Avrupa’da YSK kararıyla HDP müşahitlerinin ve sandık kurulu üyelerinin oy kullanma işlemine nezaret etmesinin önü kapatıldı. 

 

Örneğin Muş’un Çatbaşı köyünde muhtar her seçmenle birlikte kabine girdi, Eleşkirt’in Toprakkale köyünde açık oy kullandırıldı, Bitlis’in Ovakışla köyünde oy kullanmaya giden yurttaşlar GBT kontrolüne tabi tutuldular, Eleşkirt’te muhtar ve korucular kadınlar yerine oy kullandı. Siverek’in Çığrı köyünde silah zoruyla oy kullanıldı. 

 AKP ve HDP’nin yüksek oy aldığı illerdeki sonuçlar gayrı meşrudur 

 Bu olaylar teknik olarak ne anlama geliyor? Örneğin ağırlıklı olarak sadece HDP ve AKP’nin oy aldığı 18 ile baktığımız zaman; 420 sandıkta 0 Hayır oyu çıkmış, bu sandıkların neredeyse tamamı kırsal kesimde kurulmuş yani ihlal alanlarının olduğu sandıklardır. Buradaki seçmen sayısı 61711’dir. 420 sandığın 366’sında HDP’nin tek bir müşahiti olamamıştır, alınmamıştır müşahitlerimiz.  Bu illerde 1118 sandıkta evet oranı yüzde 90’nın üzerindedir. Buradaki seçmen sayısı da 237 bine tekabül ediyor. Bu sandıklardan 791 tanesinde de bizim müşahitlerimizin bulunmasına imkan verilmemiştir. Toplamına baktığımızda 1538 sandıktan 298 bin 202 seçmenin oy kullandığı sandıklardan 1157 tanesinde biz var olamadık, engellendik. Bu sandıklardaki sonuçların tamamı gayrı meşrudur, butlandır, yasaya aykırıdır. 

 

Silahlı fotoğraf raporumuzun özetidir, zorla rejim değiştirilmez 

 Muş Hasköy’de bir okulda çekilen kalaşnikoflu fotoğraf raporumuzun özetidir. Şahsın sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı fotoğraftır. Başbakana sorularım var; eğer hayır oyları yüzde 55 çıksaydı siz bu şahsa nasıl bir muamele uygulardınız? Bu şahıs tutuklanmış olmayacak mıydı? Söz konusu sandıktaki oyların yüzde 90’ı hayır çıksaydı bu sandığın bulunduğu okulun tüm oylarını iptal etmeyecek miydiniz. Bu şahıs rabia işareti değil de zafer işareti yapmış olmasaydı feryat figan etmeyecek miydiniz? Vali bu şahıs asker değil, korucu değil demiş. Bu çok daha vahim. Asker değilse, polis değilse bu silahı nereden buldu, nereden geldi? Demek ki sizden olduğunda her türlü hukuksuzluk, rezillik meşru. Olmaz böyle şey, zorla rejim değiştirilemez. O rejim herkesin rejimi olamaz. Bir kez daha hakka, hakikate davet ediyoruz. Bu raporun içerdiği tüm hususlar, sadece bu fotoğraf bile YSK’nın şaibeli kararıyla buluştuğunda bu seçim iptal edilmelidir. 

 

Mühürsüz oy kararı tezgahtır 

 Milyonlarca mühürsüz oy kullanılmış. Mühürsüz oy kullanma işlemi HDP’nin, hayır’ın koyduğu bir kural değil. Geçersizdir. Yasa açık ve nettir. 2014 yılında benzer bir durum yaşanıyor, Bitlis Norşîn (Güroymak) ilçesinde AKP haklı olarak itiraz etmiş. YSK Norşîn’deki seçimi iptal etmiş ve 1 Haziran’da seçim yenilenmiş. Aynı seçim kurulu aynı insanlardan bazıları 2 satırlık bir duyuruyla bu oyların geçerli sayılacağını ifade etmiş. Bu bir tezgahtır. Eğer hile, baskı zorla ve cebirle hayır yüzde 50’nin altına indirilememiş olsaydı mühürsüz oy pusulaları iptalin gerekçesi yapılacaktı. Bu tezgah önceden planlanmıştı. Bir hukuksuzluğu bir başka hukuksuzlukla bir yalanı başka bir yalanla örtmeye çalıştığınızda bunun sonu yoktur. 

 

Eksik zarf ve pusula gönderilmiş 

 

Pusulalar meselesi sadece pusulalarla sınırlı değildir. Bir başka adımı daha vardır tezgahın. Son birkaç gün kala seçim sonuç tutanağında olması gereken kimi veriler ve sorular tutanaktan çıkarılmış. Sözüm ona tutanak sadeleştirilmiş. Örneğin seçim kurulundan kaç tane zarf alındı sorusu çıkarılmış. Ve üstelik pek çok sandıkta yetersiz pusula gitmiş. 450 zarf gitmesi gereken yere 350 gitmiş. Ama bunu tespit edemiyorsunuz çünkü bunu tespit etmeyi sağlayacak soru tutanaktan çıkarılmış.

 

Kürtler onuruna sahip çıktı 

 Referandum eşit olmayan koşullarda gerçekleşti. Oy sayma prosedüre aykırı gerçekleşti. Her aşamada uluslararası standartlar çiğnendi ve en baskıcı referandum olarak tarihe geçti. 1982 referandumunda hangi baskıları uyguladıysa biz kat ve kat fazlasını yaşadık. Şükürler olsun ki onca baskıya rağmen Kürtler onuruna sahip çıktı. Kürtler Hayır’ın büyümesine büyük katkı sunarak en büyük fedakarlığı ortaya koyan aktörlerden bir tanesi oldu. 

 

En acil ihtiyaç yeni bir Anayasa 

 Bugünden itibaren bu ülkenin en acil ihtiyacı yeni bir anayasadır. Kürdün de Alevinin de emekçinin de kadının da Ermeni'nin de işçinin de işsizin de ihtiyacı; hepsinin kendini içinde bulacağı onurlu bir anayasadır. Anayasalar mayadır. Bu paket tuzun kokmuş halidir. Tuz kokmuştur. Bu realite üzerinden yeni bir başlangıç yapmak gerekiyor. Bu yeni başlangıçta HDP olarak her katkı sunucu tavrı sunmaya hazırız. 24 milyonun dışlanmayacağı yeni bir mutabakatı bu ülke acilen gündemine almalıdır. 

 

Baydemir gazetecilerin sorularını da yanıtladı

 

SORU: “Bu iş bitti, nokta kondu” dedi Cumhurbaşkanı, sizce de öyle mi? AİHM ve Anayasa Mahkemesine başvuracak mısınız? 

 

Yargı bağımsızlığı dediğimiz meselenin ne kadar önemli olduğu Sayın Cumhurbaşkanının bu açıklamasından da anlaşılıyor. Seçim, yargı hakemliğinde yapılır ama YSK hakem değil taraf olmuştur. Suç duyurusunda bulunduk, itiraz ettik 2. aşama AYM’ye ve AİHM’e gitmektir. Bundan etkin bir sonuç alınacak anlamı çıkmamalıdır. Kayıtlara geçmesi tarihe not düşülmesi açısından da bu mekanizmalara başvuracağız. 

 

Sayın Cumhurbaşkanı’na de seslenmek istiyorum: Hiçbir şey bitmedi her şey yeni başlıyor. Bu ülkenin farklılıklarını, 24 milyonu, Kürt halkının haklı davasını nereye koyacaksınız? Bu paket ret, inkar ve isyan kısır döngüsünün devamı anlamına geliyor. Bu kısır döngüden çıkmak için dönüp sonuçları yeniden okumak gerekiyor. 

 

SORU: AGİT Raporu ile ilgili eleştiriler var, değerlendirmeniz nedir? 

 

Ana hatlarıyla bizim tanıklık etmiş olduğumuz konuların ön değerlendirmeye girdiğini görüyoruz. Ama tüm teferruatlar ana rapora girecek mi göreceğiz. AGİT, AB, Avrupa Yerel Yönetimler Kongresi ve tüm komisyonlar Türkiye’nin içinde yer aldığı ve hatta işleyişine finansal destek sunduğu mekanizmalardır. Bu mekanizmalara destek sunacaksınız ama siz eleştirildiğinizde kararlarını tanımayacaksınız. Size destek olduklarında Avrupa kurumlarını seveceksiniz ama siz hata yaptığınızda şaibe olduğunda hırsızlık yaptığınızda, eleştirdiklerinde onları sevmeyecek, tanımayacaksınız. Kusura bakmayın, hiç mantıklı değil. Böyle yaptıkça itibarsızlaşmaya da devam edeceksiniz. 

 

Son iki yıldır hükümet şer cephesiyle, iç ve dış düşmanlıkla hareket ediyor. 2 yıldır şer cephesiyle, kriz ve kaos yönetimi ile idare etmeye çalışıyor. Bu şer cephesinin toplamı yüzde 7’lerdedir, ama bu referandumda tüm eşitsiz koşullara rağmen ancak ve ancak yüzde 51 çıkmıştır. Şer cephesi AKP’ye kaybettirmiştir. Bu büyük bir erimenin ifadesidir. Bunu görüp kuruluş felsefesine dönmek varken, rotayı Avrupa’ya çevirmek varken bu düşmanlık politikası Türkiye’ye kaybettirecektir. 

 

SORU: HDP’nin müşahitlerinin engellendiği bölgelerde CHP müşahitleri de mi yoktu? 

 

Bahsettiğimiz sandıklar toplamda 18 ile ait sandıklar. Bu 18 ile geçmiş seçimler itibariyle baktığımızda yüzde 98 AKP ve HDP oy oranı vardır. Bu sandıklarda CHP’nin müşahitleri yoktur. Hayır’ın hakkını savunacak müşahit sandık kurulu görevlisi yoktur. Bizim de olmamız engellenmiştir. Dolayısıyla mevzuat, kanun, hukuk gözetilmemiştir. Geçmiş seçimlerle mukayese ettiğimizde örneğin Urfa’da müşahitlerimizin köye dahi giremeyiş oranında yüzde 50 artış olmuştur. 

 

SORU: Seçmenlerde güvensizlik var. CHP Meclis’ten çekilmeyi değerlendiriyor. HDP için böyle bir gündem söz konusu mu? 

 

HDP adına MYK adına halkımızdan aldığımız güç ve destekle miskali zerre kadar umutsuzluğa yer yok. Tam tersine umutlanmamız için yeteri miktarda milyonlar var bu ülkede. Yeter ki ortak paydalarda buluşabilelim. Yeter ki demokrasiyi, özgürlüğü, adaleti insan onurunu herkes için savunacak bir noktada buluşalım. 

 

SORU: Hayır cephesi olarak 2019’da koalisyon gündeme gelirse tavrınız ne olur? 

 

Bugün eş başkanlar kurulumuz, yarın Parti Meclisimiz bir araya gelecek. Bütün bu ihlal alanlarıyla birlikte seçimin açığa çıkardığı siyasi haritayı irdeleyeceğiz ve mutlak suretle yeni bir yol haritası ortaya konacak. Ama bu ülkenin demokrasiye, özgürlüğe ihtiyacı var. Bu ülkede adalete ihtiyaç var. Çatışmasızlığa ve onurlu bir barışa ihtiyaç var. İhtiyacı olan herkes ortak paydasıyla gelsin. İster evet’e ister hayır’a oy versin. Değişim ve dönüşüm kaçınılmaz olacaktır. Zulüm hiçbir coğrafyada ilelebet sürmedi. Ya değişim olacak ya da zulümde ve şer cephesinde büyük bir erime olacak. Seçim sonuçları bu haliyle dahi geleceğe umutla bakmamıza yeterlidir. Bu inancı birlikte büyütelim.