?Adaylar tedirgin olmasın!?
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, yeni sınav sistemiyle ilgili olarak adayların tedirgin olmaması gerektiğini, mevcut sistemde hangi derslerle ilgili ne tür sorulara yanıt veriyorlarsa, yeni sistemde de aynı derslerle ilgili aynı tür sorulara cevap vereceklerini açıkladı Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından ?Yükseköğretime Girişte İki Aşamalı Sistem? konulu konferansa ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan ve YÖK Eski Başkan Vekili ve Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsa Eşme konuk olarak katıldı. Prof. Dr. Ünal Yarımağan ?Yükseköğretime Girişte İki Aşamalı Sistem? konusunda bilgiler aktardığı konferansta, Prof. Dr. İsa Eşme ise ?Neden Yeni Bir Giriş Sistemi?? konusuna açıklamalarda bulundu. Yeni sınav sistemini, planlı bir değişikliğin adımı olarak yorumlayan Prof. Dr. Ünal Yarımağan, Müfredata göre sınav sistemi oluşturduklarını söyledi. Yarımağan, tek bir sınav sistemi belirlediklerini, aslında 2006?da yapılan değişikliğin daha önemli olduğunu ifade etti. Yarımağan, ölçme ve değerlendirme açısından yeterli olmadığını, ders düzeyindeki başarıları ölçmek istediklerini, bu yüzden içeriği değişmeyen sadece uygulaması değişen bir sınav sistemi oluşturduklarını vurguladı. Yarımağan, ?Kimse bunu radikal bir değişim olarak görmesin? dedi. Yarımağan konuşmasına şöyle devam etti: ?Adayların Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri gibi ders grupları başarısı yerine Tarih, Coğrafya, Fizik, Kimya gibi ders başarılarını ölçmek, adaylara her dersin sorularını yanıtlamak için sınırlı bir süre vererek ders puanlarının eşit koşullarda elde edilmiş karşılaştırılabilir ölçütler olmasını sağlamak, her sınavda adaylardan 10-15 gibi çok sayıda ders yerine, birbiriyle ilişkili birkaç dersle ilgili soruları yanıtlamalarını istemek, mevcut sistemde ders grupları puanlarından hesaplanan 3 tür ÖSS puanı (SAY, SÖZ, EA) yerine, ders puanlarını kullanarak daha çok sayıda puan hesaplamak, böylece seçme ve yerleştirmenin etkinliğini arttırmak, adayların ikinci aşama sınavlardan yalnız seçtiklerine girebilmesini sağlamak ve açık uçlu soruların da sorulabileceği bir sistem yapısı oluşturmaktır.? Yarımağan, ?Birinci aşama Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), ikinci aşama ise Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) olarak uygulanacaktır. YGS, ortaöğretimi bitirip, sınavsız geçişle girilenler dışındaki yükseköğretim programlarına gitmek isteyen tüm adayların gireceği ve ortaöğretimin tüm okul türü ve alanlarında ortak olarak okutulan derslerle ilgili soruların yer alacağı bir sınav olup, amacı da Açık Öğretim programlarına, Meslek Yüksek Okulu önlisans programlarına ve belirli lisans programlarına yerleştirmede kullanılacak puanları üretmek, ikinci aşama sınavlarına girecek adayları seçmektir. Sınavda yer alacak olan testler Türkçe, Temel Matematik, Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri?dir. LYS ise Matematik, Fen Bilimleri, Edebiyat-Coğrafya, Sosyal Bilimler, Yabancı Dil Sınavı gibi beş bölümden oluşmaktadır? dedi. Yarımağan, YGS?nin Nisan ayının ilk yarısında, LYS?nin de Haziran ayının ikinci yarısında yapılacağını vurgularken, YGS için sayısal, sözel ve eşit ağırlıklı olmak üzere 3 puan türünün, LYS için ise çok sayıda Ağırlıklı Puan Türü (LYS Puanı) olmasının planlandığını söyledi. Yarımağan, adayların tedirgin olmasını gerektiren bir durum olmadığını belirtirken, ?Adaylar mevcut sistemde hangi derslerle ilgili ne tür sorulara yanıt veriyorlarsa, yeni sistemde de aynı derslerle ilgili aynı tür sorulara cevap verecekler. Değişen nedir? Lisans programlarına gitmek isteyen adaylar, çoğunlukla bir yerine üç sınava girecek ve daha çok soruya cevap verecekler. Adayların ders düzeyindeki bilgi ve yetenekleri sınırlı sürelerde ölçülecek? diye konuştu. SİSTEM EĞİTİME OLUMLU YANSIYACAK Konferansa katılan Prof. Dr. İsa Eşme konuşmasında üniversiteye girişin ilk olarak 1974?te tek basamaklı merkezi sınavla gerçekleştiğini söylerken, bunun 1999?da değişikliğe uğradığını belirtti. Eşme, ?9. sınıfa kadar işlenen ortak konulara dayalı yetenek ağırlıklı sınav, lise 2-3 bilgileri, ortaöğrenim başarı puanı ile değerlendirmeye girmesi esas alınmıştı. Sistem düşünüldüğü gibi olmadı ve eğitime olumsuz yansımalara yol açtı. Tek aşamalı sınavda lise 2 ve 3?den soru sorulmaması nedeniyle; okullar boşaldı, öğrencilerin üniversiteye, lise bilgilerinden yoksun olarak gelmesine yol açtı ve sonuçta, hem ortaöğretimde hem yükseköğretimde eğitim zaafa uğradı. Aynı oturumdaki iki aşamalı sınavda; 9. sınıf ve önceki programa yönelik, yetenek ve lise 2-3 müfredatını kapsayan bilgi ağırlıklı olup, yeni sistemle öğrencilerin üniversiteye daha donanımlı gelmeleri sağlandı.?Eşme, bu sistemin yürümediğini ve 2005?te değişip, aynı oturumda iki aşamalı sınav haline geldiğine değinirken, ÖSS?nin başardıkları ve başaramadıkları konusunda da şunları söyledi: ?Öncelikle ÖSS?nin başarılarına değinecek olursak, üniversite adaylarını çalışmaya motive etme, çoktan seçmeli soru mantığı içinde, bazı kavram ve bilgileri öğrenme, yükseköğretime devam edebilmek için gerekli asgari bilgi ve beceri donanımına sahip olanlardan, en başarılı ve en yetenekli olanları seçme açısından artıları oldu. Çoktan seçmeli sorular ile öğrencilerin analiz, sentez ve yapabilme yeteneklerini ölçmek zordur. Yükseköğretimde gerekli olan önemli özelliklerden olmasına rağmen sınav, adayın sözlü ve yazılı olarak kendini ifade etme becerisini ölçemiyor. ÖSS?nin başaramadıklarına gelecek olursak da çoktan seçmeli merkezi sınav nedeniyle; güzel sanat eğitimi, müfredat dışı okuma, grup çalışması, sözlü sunum, tartışma, kendini ifade etme, araştırma, ispat, deney ve gözlem yapma, proje çalışması, dönem ödevi yapma, bilgisayar ve medya okuryazarlığı, spor ve çevre bilinci, liderlik, iletişim becerileri gibi alanlara yer verilemiyordu. Dolayısıyla sınavda, bunların getireceği katkı da ölçülemiyordu.?Eşme, sınavın Yükseköğretime etkilerinden bahsederken, ?Üniversiteye Giriş Sınavı?nın ortaöğretime olumsuz etkisi, doğrudan yükseköğretim eğitimine de olumsuz etkilere yol açmaktadır. Sınava odaklı bir eğitimden gelen öğrenciler, üniversitelerde önemli sorunlar yaşamaktadır? diye konuştu.?Ne yapılmalı?? diyen Eşme, ?Sınavın eğitime olumsuz etkisini en aza indirmek için sınav baskısı eğitimin üzerinden kaldırılmalıdır (bunun için arz-talep dengesi daha makul düzeye getirilmelidir, erken yaşta yönlendirmeye ve etkin rehberlik hizmetlerine önem verilmelidir, ortaöğretim bitirme sınavı hayata geçirilmelidir, mesleki eğitim özendirilmelidir), sınav sistemi, ortaöğretime en az zarar verecek şekilde oluşturulmalıdır, yalnız çoktan seçmeli testten oluşan sınav yerine açık uçlu sorulara da yer veren sınav sistemine geçilmelidir. Belli başlı ülkelerde, sınava girenlerin sayısının 300-400 civarında olması durumunda bunun aşılabildiğini gösteren örnekler var. Ders düzeyindeki yeni sınav sistemi, bunu sağlamayı hedeflemektedir. Katsayı eşitliği, herkesin her sınava girmesini özendirmezse, sistemin eğitime olumlu yansımaları olacaktır? dedi.