Bu ayıp hepimizin.!
İstanbul?da, Kartal?ın göbeğinde yıllardır işsiz bir baba, genç yaşta hastalandığı için çalışamayan bir anne ve ilköğretime giden iki küçük yürek, 5 yıldır çatısı akan, yıkık dökük susuz ve elektriksiz bir evde yaşam savaşı veriyor. AYEDAŞ, sırf borcunu ödemedi diye, vicdansız bir şekilde ailenin sosyal durumuna bakmadan, sayacına kadar sökerek götürüyor. O günden sonra aile karanlığa mahkum oluyor, ve mumla yaşamlarını sürdürüyor.Muhtar Ayedaş?a gidip durumu anlatıyor ?Ailenin bu parayı ödemesi mümkün değil, ben ana parasını sağdan soldan toplayayım ödeyelim elektriği bağlayın, çocuklar perişan oldu? diyor. Hayır diyorlar para ödenmeden olmaz..Bunun üzerine muhtar, Kaymakamlığa ve Belediye?ye başvuruyor. Kaymakamlık dilekçeye cevap dahi vermiyor. Belediye sadece kömür gönderiyor. Zaten o da olmasa çocuklar soğuktan hastalanacaklar.Sürekli karanlıkta kalan çocukların ve annenin psikolojileri bozulmuş durumda, yıllardır televizyon izlemiyorlar. Buz dolabı çalışmadığı için, eşten dosttangelen yardımlar da bozuluyor. Çocuklar karanlıktan korktukları için uyuyamıyorlar.Anlayacağınız tam bir dram.. Şimdi her kes kendi vicdanını yoklasın, hangimiz iki küçük yavrusuyla yıllarca karanlıkta televizyonsuz, radyosuz, susuz, dolapsız yaşayabilir. Kaymakam?ına dilekçe veriliyor, durum açıkça anlatılıyor, bırakın yardımcı olmayı, cevap bile verilmiyor. Bumudur Sosyal Devlet anlayışı. Kaymakamın böyle bir olaya duyarsız kalması anlaşılır bir şey değildir. Sokaktan iki çocuğu kurtaracağım diye uğraşan devletin, bu evde iki çocuğu kaybettiğini görmemesini neyle izah edebiliriz. Nerde bu çamaşır makinesı, buzdolabı, mobilya dağıtan, para yardımı yapanSosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı, bu vakıf bu günler için yoksa, bu tür insanlar için yoksa, kimin için var. Ya belediyeye ne demeli, buraya da dilekçeler veriliyor durum anlatılıyor, onlarda da çıt yok.Nerde sizin Sosyal İşler Müdürlüğünüz.! Neden bu ailenin evine gitme zahmetinde bulunmamışlar. Eğer komisyon bu ailenin evine gitmiş olsaydı, bu gün o ailenin ilk etapta çatısı onarılabilir, yağmurdan kurtarılabilirdi. Eğer komisyon bu ailenin evine gitseydi ve bu durumu Belediye Başkanına iletseydi, Sosyal Belediyecilik yönüne halkçı yönüne güvendiğim Belediye Başkanının, bu olaya sessiz kalmayacağını ve gereğini yapacağını biliyorum. Sosyal durumu, bu aileden on defa daha iyi olan bir çok kişiyi işe alan Başkan?ın, bu drama bir son vereceğini ümit ediyorum. Peki bu ayıp kimin. Bu ayıp işsiz babanın mı? Hasta annenin mi? Yoksulluktan dolayı sağlıksız yaşam koşullarında,karanlıkta yaşama mahkum edilen ve yitirmekte olduğumuz iki yavrunun mu? Bu ayıp bizim.! Bu ayıp hepimizin..Bu aile, iki küçük yavrusuyla, çatısı akan, elektriksiz susuz bir evde yaşam mücadelesi verirken, bizler sıcacık evlerimizde sevgililer gününü kutluyoruz.!Her şey bizim için?