CEMAAT PARASIYLA CHPDEN VEKİL OLMAK İSTEYEN KİMLER
OdaTv yazarı Soner Yalçın, CHP ile ilgili zehir zemberek bir yazı kaleme aldı. Anlamlıve düşündürücü o yazıyı okuyucularımızla paylaşıyoruz..
İŞTE O YAZI
Yazmayayım diyorum…
İnsanları incitmeyeyim diyorum…
Vicdanım izin verdiği sürece sessiz kalayım diyorum…
Fakat şunu da biliyorum ki…
Sorumluluğundan kaçmak insanı ihanete sürükler; hain yapar.
Sorumluluğundan kaçmamak insanı aydın yapar…
Yaygın hoşnutsuzluğun yöneltildiği CHP’ye karşı kendimi sorumlu hissediyorum.
CHP’nin bu hale düşürülmesinden kendimi sorumlu hissediyorum.
Ve sorumluluğumu, partinin/ yöneticilerinin omuzlarına yükleyerek rahatlamak istemiyorum. “Acaba” diyorum, “az mı yazdım, az mı eleştirdim.”
Yazı, sorumluluktur.
Oysa bizim ülkemizde yazmak/eleştirmek düşmanlık olarak görülür! Ne büyük yanılgı. İnsan değer verdiğini eleştirir.
CHP’nin yıpratılmasına her daim karşı çıktım, çıkarım. Değer verdiğim için de eleştirmeye devam edeceğim. Çünkü…
Gerçeği, gerçeklik kazanacak kadar tekrar etmek gereksiz sayılmaz…
Kuşkusuz… CHP’nin herkesle tıpatıp aynı pencereden bakma zorunluluğu yok. Nasıl olsun ki, günümüzde neredeyse mevcut insanımız kadar farklı fikir var! 100 parti olsa da yine hiçbirini beğenmeyecek milyonlarca insanımız var! Ama…
Bu ülkenin ekseriyetinin CHP ile müşterekleri de çoktur; bir zorba hırsızakarşı durmak gibi…
CHP… Her zaman kendi fikrini, kendi dinini/mezhebini, kendi ideolojisini dayatan tahammülsüzlerden değil. Bu önemli bir çekim alanıdır. O halde…
Dar kafalı fanatizme, bir kibirli gaddara karşı halk cephesi neden kurmuyor?
Niye CHP merkezinde herkes üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareketsiz?
Oysa: Bir insanlık çağrısına ihtiyacımız var.
Türkiye’yi bağnazlık bataklığından çıkaracak bir hoşgörü manifestosuna ihtiyacımız var.
Yoksa, bu kısır siyasi polemikler arasında yitip gideceğiz…
Hadi… Silkinin ve, kışkırtıcı iftiralara karşı kardeşlik ittifakını yüksek sesle dile getirin…
SORMAYAYIM MI?
Hakikatler boşuna söylenmiş sayılmaz.
Hakikatler ebediyen baki’dir.
Cemaat gerçeğini yazdım ve başıma gelmeyen kalmadı. Biliyorsunuz; salt hapse atılmadım; Hürriyet’ten de kovuldum.
Peki… Bugün, şunu sormak zorunda değil miyim:
Cemaat tezgahı karşısında durarak biz gazetecileri-yazarları-düşün insanlarını Silivri zindanlarında hiç yalnız bırakmayan Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel CHP İzmir 2. Bölge’den önseçime girerken, benim gibi gazetecileri-yazarları kovan Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu niye kontenjandan milletvekili yapılıyor?
Evet, niye? Farkları ne?
Atilla Sertel aynı zamanda İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı idi. Bir sosyal demokrat gitsin de Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı olsun bakalım, bunu başarabilecek mi? Çok zor.
Atilla Sertel her daim çalıştı, emek harcadı, haksızlıklara göğsünü siper etti,“seni de zindana atacağız” tehditlerinden korkmadı; basın özgürlüğünü savundu. Adam gibi adam olduğunu bu zorlu dönemde ispat etti.
O “büyük koltuklarda” oturup -kumpası bilmelerine rağmen- sesini çıkarmayanlar ise paraşütle bir yerlere getiriliyor!
Evet, bu nasıl oluyor?
Sadece Atilla Sertel mi?
İşte İlhan Cihaner…
Cemaat’in tezgahıyla, kolundan tutulup oturduğu başsavcılık makamındankaldırılıp cezaevine atıldı.
Cihaner, tüm bunlara rağmen bir gün geri adım atmadı; aman dilemedi; inadına kumpasların üzerini yürüdü. Milletvekili oldu. Bir gün evinde oturmadı; Türkiye’yi adım adım dolaştı; tüm hak mücadelelerinin yanında yer aldı.
Şimdi… İlhan Cihaner İstanbul 3. Bölge’den önseçime girerken, Sezgin Tanrıkulu neden kontenjandan milletvekili oluyor? Mesele genel başkan yardımcısı olması değil herhalde. Yoksa, genel başkan yardımcısı Veli Ağababa aslanlar gibi gidip Malatya’dan niye önseçime girsin?
Evet, kıstas nedir?
Bunları yazmayayım mı? Susayım mı?
Bu paraşütçüler neyin “çekirdek kadrosu”?
Bakın kardeşim…
Ben gazetecilik hayatım boyunca aynı çizgide durdum; okuyucularıma karşı sorumluluk hissettim ve bu nedenle hakikat çizgisinden ayrılmadım.
Bırakın gazeteciyi… İnsan gibi bir insanın, haksızlıklar yaşandığını gördüğünde öfkeye kapılmaması imkansızdır. Böylesine anlarda ruhu sarsılan bir yazarın kalemi serinkanlı olamaz. Kimse kusura bakmasın.
Çünkü, hakikat berraklıktadır…
CEMAAT PARASIYLA
Bir ay önce Odatv genel yayın yönetmeni Barış Pehlivan telefon etti.
“CHP’den önseçime giren kimi milletvekili aday adayları reklam vermek istiyor; alacak mıyız?”
Almadık.
Kimilerinin parayla seçim kazanıp milletvekili olmasına karşı çıktık. Ancak..
Kulağıma geldi; kimileri kesenin ağzını açtı ve bunların bir bölümünün ardındaCemaat var.
Ey CHP üyesi kardeşim…
CHP’yi, bu lekeden kurtarmalısın.
CHP’yi, siyaseti para kazanmanın aleti haline getirenlerin elinden kurtarmalısın.
CHP’yi, her yerde olup aslında hiçbir yerde olmayan inançsız-kaypak siyasetçilerin elinden kurtarmalısın.
CHP’yi, genlerindeki devrimci özünden/kimliğinden döndürmek isteyenlerin elinden kurtarmalısın.
CHP’yi, bu şişmiş, hantallaşmış düzeni değiştirme heyecanını, arzusunu taşımayanların elinden kurtarmalısın.
CHP’yi, gücünü kapalı kapılar ardındaki kirli entrikalardan alanların elinden kurtarmalısın.
CHP’yi, sizin demokratik muhakemenize güvenmeyen ve partiyi tepeden yönetmeyi hedefleyenlerin elinden kurtarmalısın…