CHP'li Vekil "Çocuklarını Servet Sabihi Yapanlar, Çocuk İşçiliğiyle Mücedele Edemez!"
Çocuk işçiliğinin ana kaynağının yoksulluk olduğunu belirten Meclis Çocuk Hakları Alt Komisyonu'nun CHP'li üyesi Mahmut Tanal, 'Yoksulluk var oldukça çocuk işçiliği sonlanmayacaktır. Sosyal devlet ilkesi gereğince yoksullukla mücadele edilmelidir. Ancak şu da bir gerçek ki, çocuklarını servet sahibi yapanlar, çocuk işçiliğiyle mücadele edemez!'
Meclis Çocuk Hakları Alt Komisyonu Üyesi ve CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği İle Mücadele Günü münasebetiyle yaptığı açıklamada, çocuk işçiliğinin ana kaynağının yoksulluk olduğunu söyledi.
Yöneticiler bu hususu ısrarla reddettikçe çocuk işçiliğiyle mücadelede istenilen seviyeye gelinemeyeceğini kaydeden Tanal, “Gerek üyesi olduğum TBMM Çocuk Hakları Alt Komisyonu toplantılarında gerekse başka platformda, çocuk işçiliğinin bitirilebilmesi için yoksulluğun ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyorum. Ancak iktidardakilerden, bürokratlardan, yetkili makamdaki şahıslardan, ülkede yoksulluğun olmadığı yönünde savunmalar geliyor. Çocuk işçiliği ile yoksulluğu birlikte anmak istemiyorlar. Doğru tespiti koymadıkça hastalığı tedavi edemeyiz. Eğer samimi olarak çocuk işçiliğini bitirmek istiyorsak, ilk önce yoksulluğu ortadan kaldırmalıyız. Yoksulluk var oldukça çocuk işçiliği sonlanmayacaktır. Yoksulluk kaldırılmadan çocuk işçiliğinin bitirilebilmesi imkansızdır. Sosyal devlet ilkesi gereğince yoksullukla mücadele edilmelidir. Ancak şu da bir gerçek ki, çocuklarını servet sahibi yapanlar, çocuk işçiliğiyle mücadele edemez! Türkiye’deki çocuk işçiliğinin temel sebebi yoksulluktur, liyakatsizliktir, adaletsizliktir, kayırmacılıktır” dedi.
BEN DE ÇOCUK İŞÇİYDİM
Kendisinin de bir zamanlar çocuk işçi olarak çalıştığını belirten Tanal, “Şanlıurfa Hilvanlı çoban Mustafa’nın oğlu Mahmut Tanal da bir zamanlar çocuk işçiydi. Ailemin maddi durumu iyi olmadığı için küçük yaşta çalışmak zorunda kaldım. Yazın 40 derece sıcakta soğuk, buzlu ayran satarak, soğuk su satarak, işportacılık yaparak bugünlere geldim. Yoksulluktan dolayı çalıştım. Ailemin ekonomik durumu iyi olsaydı, çocuk yaşta neden çalışayım? Çocukları sokaktan, tarladan, sanayiden, işletmelerden kurtarmanın yolu, ailelerinin refah seviyesinin yükselmesinden geçer. Sosyal devlet ilkesi gereği politikalar bu yönde yoğunlaşmalıdır. Ayrıca Türkiye’de yoksulluğun ulaştığı boyut, bizzat Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından itiraf ediyor. Her ne kadar tepede ülkedeki yoksulluğa ilişkin çelişkili söylemler olsa da Bakanlığın 2020 yılı faaliyet raporunda, ailesinin ekonomik yoksunluğu nedeniyle kurum bakımına alınma riski olan çocuk sayısının 220 bin 22 olduğuna dikkat çekiliyor. 2016 yılında Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) hizmetinden yararlanan çocuk sayısı, 137 bin 415’ti. Yani yüzde 60’lik bir artış var. Yine ailesinin yanında bakımı sağlanamadığı için koruyucu aileye verilen çocuk sayısı da 7 bin 864 olarak kayıt altına alınıyor” ifadelerini kullandı.
MESVİMLİK TARIM İŞÇİSİ AİLELERİN ÇOCUKLARININ DRAMI
CHP’li vekil Mahmut Tanal, mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarının ayrı bir dramı, hayat hikayesi olduğunu dile getirdi. Bölgeler arası eşitsizlik nedeniyle memleketi Şanlıurfa’dan hemşerilerinin Türkiye’nin dört bir yanına mevsimlik tarım işçisi olarak yollara düştüğünü belirten Tanal, “Mevsimlik tarım işçiliği yapan ailelerinin peşinden sürüklenen binlerce çocuk var. Oyun, okul çağındaki evlatlarımız anne ve babalarıyla birlikte tarlada çalışıyor. Sağlıksız barınma koşullarında yaşam mücadelesi veriyorlar. Temiz ve yeterli gıdaya, suya erişemiyorlar. Derslerinden mahrum kalıyorlar. Mevsimlik tarım işçilerine yönelik hayata geçirilen METİP proje alanlarında bile birçok sorunla boğuşuyorlar. Çocuk Hakları Alt Komisyonu olarak mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarının durumunu incelemek üzere Polatlı’da gittiğimiz yerlerde belli eksiklikler tespit ettik. Mesela ilkokula giden 17 öğrenciden sadece 3’ünce tablet vardı. 11 lise öğrencisinin hiç tableti yoktu. İnternet yok. Pilot bölge böyleyse, diğer yerlerin nasıl perişan durumda olduğunu varın siz hesap edin! Çadır kurulan yerlerde yırtık çadırlarla karşılaştık. Su alıyor. Sıcak su imkanı bulunmuyor. Elektrik yok, telefonlar doğru dürüst çekmiyor. Mevsimlik tarımın hayatlarının bir barçası haline geldiği evlatlarımız eğitimlerinden geri kalıyor. LGS’ye girmeyenler oldu. Komisyonda bize yol göstermeleri için davet ettiğimiz bazı kişiler ise mevsimlik tarım işçiliğini kârlı bir iş sanıyor! ‘Şanlıurfalılar mevsimlik tarım işçisi olmazsa tarlalarda çalışacak kimseyi bulamayız’ diyecek noktaya geldiler. Zaten sert tartışmalarımız oldu. Mevsimlik tarım işçiliğinin Şanlıurfalıların kaderi olmadığını belirterek gerekli tepkiyi gösterdik. Bu iktidar, Şanlıurfalıların ‘maraba’ olmasını istiyor. Ama bizim iktidarımızda Şanlıurfa’nın kaderi değişecektir. GAP’ı tamamen tamamladığımızda, fabrikalar açtığımızda, istihdam alanları yarattığımızda Şanlıurfalılar uzak diyarlara gitmek yerine kendi memleketlerinde çalışacaklar ve çocukları okuldan mahrum kalmayacaktır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bölgeler arası eşitsizliğin giderilmesi için istihdama ağırlık verilmelidir” şeklinde konuştu.