CUMHURİYET ve DEMOKRASİ
T.C. Anayasası?nın?Devletin Şekli? kenar başlıklı 1. maddesi, ?Türkiye Devletinin bir Cumhuriyet? olduğunu belirtir.4. Maddesi ise bu maddenin (2. 3. maddelerle birlikte) değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesinin (dahi) teklif edilemeyeceğini vaz?eder.Cumhuriyet,bir devletin yönetim ve ya örgütlenme biçimidir. İlköğretim kitaplarında da yer aldığı gibi,üç devlet biçimindensöz edilir. 1. Monarşi; kısaca tek bir kişinin siyasal yönetimine dayanan ve iktidarın veraset yoluyla intikalettiğidevlet biçimidir. Monarşik yönetim de kendi içinden farklılıklar gösterebilir. 2. Meşruti Monarşi; karma yönetim biçimidir. Seçimle işbaşına getirilmiş yönetim organlarının yanında, devletin başında yetkileri anayasa ile sınırlandırılmış ve yine veraset yoluyla devamlılığı bulunan kral (imparator, sultan vb.) bulunur. 3. Cumhuriyet;yönetenlerin seçimle işbaşına geldiği devlet biçimidir. Devlet biçimi ile,yönetim erkini elinde bulunduran yönetenlerin yönetim felsefesi, dayandıkları egemen sınıfın niteliğivedevletin siyasal rejim arasında ayrılmaz bir ilişki vardır.Siyasal rejimin özelliği, sosyal sınıflar arasındaki güç dengesi, halkın geleneksel yaşam tarzı, devletlerarası ilişkiler aynı devlet biçimlerinde farklı yönetim anlayışları görülmesine neden olabilir.İlk çağlarda aynı dönemlerde, aynı devlet biçimininfarklı coğrafyalardafarklı yönetimi görülebilir. Örneğin İran?da Pers İmparatorlarının (tek kişinin) sınırsız despotluğuna karşın, Ege Denizi kıyılarında krallık bulunmakla birlikte yönetimin daha geniş bir kitlelercetarafından paylaşıldığı görülmektedir.Cumhuriyet ve DemokrasiCumhuriyet, ?egemenliğin halk tarafından kullanıldığı? devlet biçimi olarak tanımlanır. 20. Yüzyıl başlarına kadar, tek kişiye dayanan yönetim biçimlerindetüm kötülüklerin kaynağıbaştaki hükümdar gösteriliyordu. Bu nedenle de özgürlük mücadelesinin hedefi baştaki hükümdar idi. Eğer baştaki tek kişi devrilir ya da yetkileri sınırlandırılırsa, daha mutlu ve özgür yaşamın kurulacağı varsayılıyordu.Ne var ki sınıf mücadelesinin başlamasıyla, özgürlük, eşitlik ve insanca yaşamın sağlanmasının devlet biçimini aşan bir şey olduğu, asıltayin edici unsurun devletin biçimi değil, egemen sınıfın kurduğu siyasal rejimin niteliği olduğu görüldü.Özellikle 1 ve 2. Dünya Savaşından sonra ?cumhuriyet? adı altında kurulan kanlı diktatörlükler ve faşist rejimler, devletin biçimi yerine, rejimin şeklinin, yani devletin yönetim şeklinin sorgulanmasını öne çıkarmıştır. Artık mücadele, devlet şeklini değiştirmek değil, rejimin niteliğini belirlemeye yöneliktir. Mücadele artık, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi mücadelesi, yanidemokrasi mücadelesidir.Türkiye?de sürmekte olan demokrasi mücadelesi,rejiminhala demokratikleşemediğinin,cumhuriyete evrensel demokrasi ve hukuk devleti boyutunun katılamadığını açıkça göstermektedir. Ülkemizdekimilerinin?demokrasi? yerine ?cumhuriyet? kavramını öne çıkarması, ?cumhuriyet elden gidiyor? yaygaraları, bana göre rejimin anti demokratik niteliğini gizleme çabalarından başka bir şey değildir. Günümüzde artık açıkça görülmüştür ki, devlet biçiminin ?cumhuriyet? olması ve egemenliğin halka ait olduğunun belirtilmesi, demokrasi için yeterli değildir.İçi,evrenseldemokrasi vehukuk devleti ilkeleri ile doldurulmamışbir rejim, cumhuriyet değil, olsa olsa bir diktatörlük olur.*avukat