Manisa'da Bağımsız İşçi Aday
Türkiye'nin en büyük Organize Sanayisi'nin bulunduğu Manisa'nın Şehzadeler İlçesi'nde bağımsız Belediye Başkan adayı olan işçi Nuri Koç, seçim çalışmalarını sürdürüyor.
İşçi arkadaşlarının kendi aralarında topladığı 20 bin TL’lik imece bütçe ile seçim startını veren bağımsız aday Nuri Koç, “Hiç bir partinin seçim bildirgelerinde işçilere yönelik bir projeksiyon görmediğim için aday oldum. Alacağım oy hesaplamıyorum onların hissiyatlarına tercüman olsam yeter” dedi.
“İŞYERİNDEN İZİN DESTEĞİ ALDI
Seçim çalışmalarını yürütebilmesi için çalıştığı işyerinden izin desteği alarak seçim startını veren Koç, patronların değil “işçilerin ve emekçilerin belediyesini kurmak için” aday olduğunu,bu kararı alırken tek başına hareket etmediğini, Manisa’daki birçok fabrikayla iletişim halinde olduğu işçi arkadaşları ile ortaklaşa aldıkları karar sonucunda adaylığını açıkladığını belirtti.
İŞTE KOÇ’UN PROJELERİNDEN BAZILARI
Belediye başkanı seçildiğinde hayata geçireceği bazı projelerden de söz eden Koç, Belediyenin tüm gelir ve giderlerinin halka açık, denetlenebilir olacağını bu sayede her türlü yolsuzluğun da önüne geçileceğini belirtti.
1.Belediyelerde emekçi yönetimi ve denetimi
Bizim öncelikli hedefimiz ranta dayalı patron belediyeciliğinin karşısına emekten yana, halkçı belediyeciliği çıkarmaktır. Belediyeyi emekçiler denetlemeli ve yönetmeli diyoruz. Bunun için belediyeye ait tüm kayıtlar, defterler, hesaplar emekçilerin denetimine açılsın!
Şehzadeler’in emekçi halkı mahalle meclisleri aracılığıyla belediyeyi denetlemeli. Bizim demokrasimiz 5 yılda bir oya sığdırılamaz. Bu yüzden bu meclisler belediye başkanını beğenmemeleri halinde görevden geri alabilmelidir. Sadece geri çağırmak yetmez, bu denetlemeler sayesinde emekçilerden alınmış vergilerin, belediye kaynaklarının nerelere, nasıl harcandığını da hep birlikte görmeliyiz. Müteahhitlere ne kadara ihale verildiği, hizmet alımlarının kaça yapıldığını herkes görmeli.
2. Güvenli ve sağlıklı bir konutta yaşamak haktır!
Belediyeler Kentsel Dönüşüm projelerini herkes için suyu, elektriği, ısıtması olan, depreme dayanıklı sağlıklı bir konut için değil, zengin müteahhitler için yapıyor. Aynı zamanda, bu kentsel dönüşüm projelerinden ötürü, pek çok örnekte, mahallenin sakinleri yerinden ediliyor.
Çanakkale depreminin gösterdiği üzere risk altındayız. Şehzadeler’deki sağlıksız konutların yerine orada yaşayanlar için sağlıklı konutlar inşa edilmelidir. Belediyenin insanları yerinden etmeden, mevcut sağlıksız konutların yerine çok daha ucuza, kâr amacı gütmeden dayanıklı konutlar inşa edebilmesi pekâlâ mümkün. Her emekçinin insan onuruna yaraşır bir konutta barınma hakkı için mücadele edeceğiz!
3. Her mahalleye kreş! Nitelikli ve güvenlikli sığınma evleri!
Kadın emekçiler hem çalışıp hem de ev işleri ile ilgilenmek durumunda kalıyorlar ve durumları iki kez zorlaşıyor. Sadece kadın olmaktan ötürü onlarca sorun ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu durum da bir işçi belediyesinin gündeminde olmalıdır!
• Belediyelerde kadınlara eşit temsil, söz ve karar hakkı!
• Mahallelerde kadınların sağlık sorunları için danışma ve hizmet merkezleri!
• Dayağa, şiddete maruz kalan kadınlara kadın sığınma evleri!
• Her mahalleye 24 saat hizmet veren yuva, kreş, çamaşırhane ve çocuk bakımevi!
• Ucuz ve temiz yemek yenebilecek yemekhaneler!
4. Herkese parasız sağlık!
Şehzadeler’de çok sayıda kâr amacı güden özel hastane dururken bir işçi belediyesinin parasız sağlık hizmeti için mücadele etmesi gerekir. İşçilerin, kadınların, çocukların, yaşlıların sağlık sorunları için yeterli sağlık hizmetleri belediyenin sorumluluğundadır.
5. Doğa dostu bir belediyecilik!
Komşu şehir Aydın’da artan kanser oranı, Balıkesir’de, Bursa’da azalan tarım verimliliği çevre bilincinin yere çöp atmamakla sınırlı olmadığını bize gösteriyor. Sadece bir avuç zengin daha da zenginleşsin diye yapılan inşaatlar, kurulan santraller ve kirletilen su kaynakları hem sağlığımızı hem de geleceğimizi tehdit ediyor.
Belediyecilik sadece çöp toplamak ve sokakları yıkamak ile sınırlı kalamaz. Çevreyi kirleten fabrikaları denetlemek, tarım arazilerinin yok olmamasını sağlamak, müteahhitler için imar planı değil, yeşil alan ve çocuk parkları için düzenlemeler yapmak bizim öncelikli görevimizdir.
2018’de Türkiye İngiltere’den en çok çöp satın alan ikinci ülke oldu. Çöp satın almak patronlar için kârlı olabilir. Ancak biz işçiler cam, metal, ambalaj, yağ atıklarını toplayıp geri dönüşümünü sağlayarak belediyeye kaynak da istihdam da yaratabiliriz.
7. Belediye çalışanlarına ve bütün emekçilere yeterli ücret, sigorta ve sendika hakkı
Patronlar, belediyelerdeki işçileri düşük ücretle, sigortasız ve sendikasız çalıştırıyor, işten çıkarıyor, iş güvenliği önlemlerini almıyor, sefalete sürüklüyor. Belediyeler ucuz işçi pazarı, iş yasalarını bile uygulamayan patronların cenneti olmasın. Sigortasız, sendikasız işçi çalıştıran tek bir işyeri kalmayacak biçimde çalışma ortamı yaratılsın.
İnsanca yaşanacak bir ücreti ve çalışma koşullarını denetlemek de belediyenin görevi olmalı.
Tüm emekçiler için olduğu gibi, belediye emekçileri için de;
• Sendikasızlaştırmaya, taşeronlaşmaya hayır! Tüm işçi ve emekçiler için sendikalaşma hakkı! Örgütlenme önündeki tüm engeller kaldırılsın!
• İşten çıkarmalar yasaklansın! Sigortasız, kayıt dışı çalıştırma ve çocuk emeği yasaklansın!
8. Belediyeler krize ve işsizliğe karşı istihdam olanakları yaratmalıdır
Biz işçiler Türk-Kürt, AKP’li-muhalif, Alevi-Sünni… diye onlarca yapay bölünmeye maruz bırakılıyoruz. Belediyede çalışmak da ancak belediyedeki parti ile yakın olmakla mümkün oluyor. Kadro yalanına, torpil için yapılan manasız mülakatlara son! Ayrım gözetmeksizin tüm belediye çalışanlarına kadro ve iş güvencesi! Belediyelerdeki özelleştirme ve taşeronlaştırmaya son! Belediyelere bağlı çalışan tüm taşeron işçiler belediyenin kadrolu işçisi olsun! Belediye istihdam yaratarak işsizliğe çareler üretsin. Belediyede işe alım süreçleri denetlenebilir olsun.
Belediyeler hayat pahalılığına karşı da mücadele etmelidir. Vaktiyle market zincirlerinin çıkarına yok edilen TANSA (Belediye Tanzim Satış Mağazaları) yeniden açılabilir. Ancak göstermelik ve az sayıda çadırla sınırlı olmayarak. Biz işçi emekçilerin küçük bakkal ve pazarcılar ile düşmanlaşmaktan yana bir çıkarı yoktur. Şehzadelerde atıl duran yerlerde seralar kurarak, başka şehirlerdeki kooperatiflerden aracısız temin edilecek ürünlerle, pazar ve küçük esnafla anlaşma halinde işçi ve emekçilere ucuz gıda temin edilebilir! Zincir marketlere muhtaç kalmadan, gıda ve diğer tüketim ürünleri en ucuz şekilde halkla buluşturabiliriz.
9. Engelliler için erişilebilir kent
Kapitalizmin bilinçli bir şekilde dışarıda bıraktığı engellilere yönelik her türlü ayrımcılığın son bulduğu bir yerel yönetim istiyoruz! Kentin engelliler ile geliştireceği tüm projelerde engelliler de yönetimde olsun! Belediye engellilere ve yaşlılara gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için bakım (asistanlık) hizmeti sağlamalıdır.
10. Göçmenler ve sığınmacılar için yaşanılabilir kentler
Patron partileri hepimiz aynı gemideyiz diyorlar. Evet, aynı gemideyiz ama onlar lüks kamarada bizler ise Cezayir’den, Suriye’ye, Irak’a, Afganistan ve Türki cumhuriyetlere kadar çok sayıda göçmen ve sığınmacı işçi ile beraber kazan dairesindeyiz! Ayrımcılığı ve şiddeti körükleyecek her türlü davranış en çok bize zarar verir ve patronun çıkarına olur. Bu yüzden göçmenlerin ve sığınmacıların ucuz işgücü olarak görülmesine karşı göçmen işçilere iş güvencesi verilsin; barınma, beslenme, eğitim gibi temel ihtiyaçlarının daha iyi karşılanması için mücadele etmeliyiz. Göçmenlerin ve sığınmacıların kent hayatından insan onura yakışacak şekilde faydalanabilmesi için belediye hizmeti çok dilli bir şekilde sağlansın. Şehzadeler’de göçmen ve sığınmacılara belediye tarafından Türkçe dersi verilsin.
Şehzadeler’i işçiler yönetsin!
Tüm bu taleplerin hayata geçebilmesi için, başlangıç olarak sandığa irademizi koymamız gerekiyor! Bu nedenle, “İşçinin sorununu işçi çözer” diyerek, Şehzadeler Belediye Başkanı adayının etrafında birleştik.
Programımızda sıraladığımız talepleri savunan bütün işçi ve emekçileri sandıkta bize oy vermeye çağırıyoruz. İşçilerin sorunlarının sadece bir oyla çözülmeyeceğini de biliyoruz. İşçiler patron kendisinden daha çok kazanıyor diye işyerini terk etmedikleri gibi, oy sayısına bakmaksızın mücadeleyi de terk etmezler.
MEHMET NURİ KOÇ KİMDİR?
“Ben Mehmet Nuri Koç, kendimi bildim bileli hepiniz gibi bir işçiyim. 1982 yılında Ağrı’nın Hamur ilçesine bağlı Adimova köyünde 11 kardeşin altıncısı olarak dünyaya geldim. Babamızın yüzünü ancak yılda 4 ay görürdük. Çünkü babam bizi büyütmek için Manisa’da Çırçır fabrikalarında işçilik yapıyordu. 1988 yılında Ağrı’da ilkokula başladım. 1990’da, henüz 2. sınıftayken Manisa’ya göç ettik. İşçiliğe 1991 yılında, henüz ilkokul 3. sınıftayken kunduracılığa çıraklık yaparak başladım. 11 çocuk bakan babama destek olmak zorundaydım. Manisa’da geçen okul dönemimde hiçbir yıl okulumu eksiksiz tamamlayamadım. Çünkü 7 yıl boyunca her Mayıs ayında çoluk çocuk hep beraber tütün tarlasına gidip, Eylül ayına kadar tütün ekip toplardık. Her yıl okulların kapanış ve açılışında birer ay okuldan geri kalmama rağmen yine de okulumu tamamladım. 18 yaşına kadar kunduracı olarak sigortasız çalıştıktan sonra çeşitli fabrikalarda çalışmaya başladım. 2016 yılında çalıştığım bir fabrikada sendikal mücadele ile tanıştım. Ancak patron anayasal hakkımız olan sendikayı tanımadı ve suç işleyerek hepimizi işten attı. Sonrasında kunduracılığa bir süre için geri döndüm ve geçtiğimiz yıl gerçekleşen sayacıların hak arayışında yer aldım. Hayatım boyunca haksızlığı hiç sevmedim. Baskının, sömürünün kaynağının da sermaye düzeni olduğunu anladım. 2000 yılında askerden önce evlilik hayatına adım attım. Askerliğimi 2002’de Muş’ta jandarma olarak tamamladım. 19 yılık evliyim, 13 yaşında bir erkek çocuğu babasıyım. Daha iyi bir yönetimin işçilerle geleceğine inandığım için, müteahhitler zenginleşsin, tüccarlar yolunu bulsun diye değil, işçinin sorununu işçi çözsün diye Manisa Şehzadeler Belediyesi’nin bağımsız işçi adayıyım.”