SADIK VARERİN KALEMİNDEN TOPAL OSMAN
Geçtiğimiz günlerde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı “Kartal’lı Kazım” heykeli’nin açılışında Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz’ün adından övgüyle söz ettiği Topal Osman kimdir. İşte Sadık Varer’in kaleminden Topal Osman..
Topal Osmandan Ergenekona
“Kendinizi, emeğin ve insanlığın özgür geleceğini dert edinen bir "dünya yurttaşı" olarak görüyorsanız, milliyetçiliğe uzak durursunuz!...
Türkçeyi altı yaşında "mecburen" öğrenen bir Lazım, ama hiç bir zaman Laz milliyetçisi olmadım. Ne var ki bu durum, tarihsel ve kültürel değerlerime yabancılaşmamı gerektirmiyor. Tam tersine, yok sayılan tarihimi ve kültürümü milliyetçilerden daha büyük bir kararlılıkla sahipleniyorum.
Laz tarihini ve kültürünü araştırıp bilince çıkartan Laz aydınlarının çalışmalarını yayınlayan lazebura.net ve lazuri.com siteleri için düşündüğüm bir yazıyla ilgili kaynakları incelerken, resmi tarihin, Mustafa Kemalin muhafızı olarak kaydetmekle yetindiği Topal Osman ile Ergenekoncular arasında enteresan bir "kader ortaklığı" fark ettim. Böylece, 1925 öncesinin bildik Lazistan mebuslarından hareketle, bilinmezlik halini muhafaza eden kimi konuları neşterlemeyi amaçlayan yazımın yönü ve başlığı değişti. Güncelliğini bir süre daha koruyacağı anlaşılan Ergenekon mevzuu öne geçti..
Topal Osman ile Ergenekonun ne alakası var?..
Bu sorunun yanıtını alabilmemiz için, ya Giresunda görevli iken, büyük bir hayranlık duyduğu Topal Osmanın heykelini yaptıran Veli Küçükle, Teşkilat-i Mahsusa ve Jitem - Ergenekon "akrabalığı" üzerine uzun ve duygusal bir tarih sohbeti kurmak ya da Topal Osmanın hayat hikayesine bir göz atmak lazım. Sizi bilemem ama ben Topal Osmanın hayat hikayesine göz atmayı seçiyorum!..
Önce bir yanlışı düzeltelim. "Mustafa Kemalin muhafızı Laz Osman" olarak da bilinen Topal Osman, Lazcanın Lesini bile bilmezdi; Lazların binlerce yıldır yaşadıkları coğrafyaya yaklaşık 250 km. uzaklıktaki Giresunlu Topal Osman, büyük olasılıkla, Fatihin 1461 yılında Trabzonla birlikte Giresun, Tirebolu, Görele ve Bedreme kalelerini ele geçirdikten sonra bölgeye yerleştirdiği yüz bin civarındaki Çepnilerdendir.
Topal Osman, birinci savaş yıllarında Karadenizde oldukça yaygın olan eşkıya gruplarından birinin reisidir. Onu meşhur eden ilk vukuatı, Giresunda topladığı yüz kişilik bir eşkıya grubu ile Trabzon hapishanesini basması ve kaçırdığı yüz elli mahkumu çetesine katmasıdır.
Bir yandan eşkıyalığın icaplarına uygun "işlerle uğraşan Topal Osman, diğer yandan, Enver Paşa tarafından İttihat ve Terakki Cemiyeti bünyesinde kurulan ve özellikle Ermeni Tehciri ile Kürt isyanlarının bastırılmasında bir dizi katliama "imza atan Teşkilat-ı Mahsusaya bağlı olarak" memlekete faydalı işlerle de uğraşmaya başlar.
Artık, Teşkilat-ı Mahsusa gibi ürkütücü bir gizli teşkilatla organik ilişkisini de kullanarak "meşru bir güç" haline gelmeye başlayan Topal Osmanın önünde kimse duramaz!..
Daha sonra, Rum teşkilatlanmasının tasfiyesinde, Karadenizin bu gözü kara çetecisinden yararlanabileceğini anlayan Padişah Vahdettin, işlediği sayısız yağma, soygun ve cinayetlerle birlikte, Ermeni Tehcirinde gerçekleştirdiği katliamlardan dolayı Topal Osman hakkında verilmiş bulunan tevkif kararını kaldırır.
Mustafa Kemalin Topal Osmanla ilişkisi ise, ancak pragmatik siyasetin "kuralsızlığı" ile açıklanabiliir; Karadenizdeki Rum başkaldırısının tasfiyesi için bir çare arayan Mustafa Kemal, "Rum meselesini çözmek" amacıyla, zaten Rumların canını ve malını almakla meşgul olan Topal Osmanla ilişki kurmuştur. Mustafa Kemalin Samsuna çıktıktan hemen sonra Havzada Topal Osmanla görüştüğünü, Teşkilat-ı Mahsusanın son reisi olarak bilinen Hüsamettin Ertürkten öğreniyoruz.
Hasan İzzettin Dinamo, "Kutsal İsyan II."de bu görüşmeye değinmektedir. Karadenizdeki "Pontus belasının ortadan kaldırılması işini üstlenen Topal Osmanın Mustafa Kemale verdiği yanıt şöyledir ; "Siz merak etmeyin Paşam. Bu Pontus Rumlarına öyle bir tütsü vereceğim ki, hepsi mağaralarda eşek arısı gibi boğulacaklar."
Hiç kuşku yok ki, Topal Osman, Mustafa Kemale verdiği sözü "layıkıyla" yerine getirmiş; binlerce Rum öldürmüş ve bu arada, korkup kaçan, ülke değiştiren Rumların mallarına el koyup, yakın geçmişte balıkçılık ve kahvecilik yaparak geçinmeye çalışırken, Karadenizin en büyük zenginlerinden "Osman Ağa" olmayı da başarmıştır!..
Topal Osman Ağanın "şansı" yaver gitmektedir; Büyük Millet Meclisi, Topal Osmanı, "Mustafa Kemalin Muhafız Alayı Komutanlığı" vazifesiyle Ankaraya davet etmiştir.. Topal Osman, artık Mustafa Kemalin en yakın adamıdır
Mustafa Kemalin Topal Osman gibi "tehlikeli" birini yanına almasıyla ilgili pek çok yorum yapılmıştır. Yaygın görüş, Meclis içinde ve dışında oluşan muhaliflerin tasfiye edilmesi için kendine çok sadık ve o ölçüde "iş bitirici" birine duyulan ihtiyaç, şeklindedir.
Gerçekten de bu görüşü doğrulayan bir dizi bilinen olay vardır. Bunlardan ikisi, üzerinde en çok durulan olaylardandır. Birincisi, Anadoludaki mücadeleye katılmak üzere yola çıkan Mustafa Suphi ve yoldaşlarının Trabzonda katledilmeleri; ikincisi, Mecliste Mustafa Kemalin en etkili muhalifi olarak bilinen Lazistan Mebusu Ali Şükrünün "ortadan kaldırılmasıdır..
1921 yılı başında Türkiye Komünist Partisi, "Anadolu Ayaklanması" olarak nitelenen mücadeleye katılmaya karar vermiş ve bu kararını Mustafa Kemale bildirmişti.. Mustafa Kemal, TKPlilerin Anadoluya gelmelerini ve mücadeleye katılmalarını çok tehlikeli bir gelişme olarak değerlendirmiş ve vakit geçirmeden "lazım gelen önlemleri" almıştır..
Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve diğer TKPliler Karsta, halkın büyük tezahüratıyla karşılandılar. Ama, ondan sonra halkın tepkisi değişti!.. Yol boyunca "bazı grupların saldırıları ile karşılaşmaya başladılar. Durumu "değerlendiren" yetkililer TKPlileri Batum üzerinden Baküya geri yollamak "amacıyla" Trabzona götürdüler. Trabzonda kayıkçı kahyalığı yapan Yahya Kaptan ve adamlarının provakatif saldırısına maruz kaldılar. Silahsızlandırılmış halde bir taka ile Karadenize açılmaya zorlandılar ve ardından, Yahya Kaptanın adamları tarafından kuşatılarak katledildiler. 1921 yılında, 28 Ocak gecesi Mustafa Suphi ve on dört yoldaşı Karadenize gömüldüler!..
Bu trajik olayın faillerinden Yahya Kaptanın akıbeti ise bellidir; katliamdan kısa bir süre sonra "birileri" Yahya Kaptanın işini bitirmiştir!..
Şimdi, Lazistan Mebusu Ali Şükrü olayına geçebiliriz.
23 Nisan 1920de açılan Büyük Millet Meclisinde iki grup vardır. Birinci grubu Mustafa Kemal, ikinci grubu ise Ali Şükrü yönetmektedir. Ali Şükrü, etkili bir siyasi muhalif ve aynı zamanda gazetecidir, Tan gazetesinin sahibidir.
Özellikle, İnönü başkanlığında sürdürülen Lozan görüşmelerindeki başarısızlıklar üzerine yaptığı konuşmalar ve yayınlarla Mustafa Kemalin canını fena halde sıkmaya başlayan Lazistan Mebusu Ali Şükrü, bir Meclis toplantısında, TKPlilerin Trabzonda katledilmeleri ile ilgili görüşmeleri ve telgrafları deşifre edip, Mustafa Suphi ve yoldaşlarının Mustafa Kemalin emri ile Topal Osman ve adamı Yahya Kaptan tarafından katledildiğini ispatlayınca, kendi sonunu hazırlamış oldu; Meclisi karıştıran bu olaydan kısa bir süre sonra Ali Şükrü ortadan kayboldu!..
Cesedi üç gün sonra Ankarada, Mühye köyünde bulundu ve yapılan araştırma sonucunda, Ali Şükrünün Topal Osman tarafından kaçırılıp öldürüldüğü anlaşıldı.
Bunun üzerine Meclis, Topal Osmanın tutuklanmasına ve idam edilmesine karar verir. Tutuklanacağını haber alan ve ihanete uğradığını düşünen Topal Osman, çetesiyle Ankaranın altını üstüne getirip kendisine sahip çıkmayan Mustafa Kemalin peşine düşer.
Sonuç; Mustafa Kemalin emri ile Topal Osman öldürülür.
Topal Osmanı öldüren İsmail Hakkıdır ve tıpkı "işi bitince" öldürülen Jitem kurucusu Cem Erseverin en yakın adamlarından biri tarafından öldürülmesi gibi, "işi biten" Topal Osman da bir zamanlar en yakın adamlarından biri olan nizami ordu kıta komutanı İsmail Hakkı tarafından öldürülmüştür.
Ve hikaye, devam etmektedir!..”