Yeneroğlu "Paralel Devlet Yapılanması, 15 Temmuz Öncesinde de Bir Suç Örgütüydü"
Darbe teşebbüsü sonrasında ortaya çıkan tehlikeler karşısında, mevcut ve potansiyel tehditleri bertaraf etmek ve hukuk devletini tesis etmek için OHAL ilan edildiğini belirten Yeneroğlu, 'Ne yazık ki, halkımızın sergilediği onurlu direnişle darbe girişimini engelleyen Türkiye'nin yönü OHAL döneminde ve sonrasında demokrasi ve adalet olmamış, o günden bu güne çok sayıda vatandaşımız büyük mağduriyetler yaşamıştır. Hak ihlallerinin bilançosu ağırdır, 130 bin vatandaşımız hakkında 'kamu görevinden çıkarma tedbiri' uygulanmıştır. Silahlı terör örgütü bağlamında başlatılan soruşturma sayısı ise toplamda 2 milyon civarındadır. Bu bir akıl tutulmasıdır.' dedi.
‘MGK, ilk defa terör örgütü tanımını darbe teşebbüsünden 50 gün önce kullanıyor’
MGK tarafından dahi bu yapıya ilişkin terör örgütü nitelemesinin ilk defa darbeden 50 gün öncesinde yapıldığını belirten Yeneroğlu, “Bu gerçeğe rağmen darbe öncesinde bu örgütün görünen yüzü olan yasal faaliyetleriyle irtibatı olmuş kişilerin, sadece yakıştırmalar üzerinden terör örgütü üyeliği ile suçlanması; bırakın hukuku, akılla ve mantıkla izah edilebilir değildir.” dedi.
Darbe teşebbüsü sonrası belki de birkaç bin kişiden ibaret suç örgütünün suçlarının 2 milyon civarında insana mal edildiğini vurgulayan Yeneroğlu, “Üstelik 2 milyon kişinin tamamı aileleriyle beraber terör örgütü üyesi muamelesi görmüştür.” ifadelerini kullandı.
‘Büyük acılar yaşanmaktadır’
Haksız ihraçlar ve yargılamalar nedeniyle büyük acılar yaşandığını belirten Yeneroğlu, “FETÖ soruşturması geçiren kişilerin büyük çoğunluğu, bu örgüte dini saiklerle girmiş ve dini saiklerle hareket ettiklerini ortaya koyan faaliyetlerde bulunmuştur. Devletin en tepesi tarafından örgütün açıkça desteklendiği bir dönemde, insanların bu örgütün öğrenci evlerinde kalmaları, derneğe gitmeleri, bankada hesap açmaları, şifreli uygulamadan suç olmayan içeriklerle mesajlaşmaları, dershanelerine gitmeleri suç teşkil etmez. Ne yazık ki yüzbinlerce kişi bu nedenlerle soruşturma geçirmiş ve ceza almıştır. İnsanlara suç olmayan eylemleri nedeniyle zulmedilmiş, suçun maddi ve manevi unsurları yok sayılmıştır.” ifadelerini kullandı.
Açıklamasında KHK ile ihraçlara da değinen Yeneroğlu, “İhraçlarda usuli güvenceler yerine getirilmemiş, bir soruşturma ve kovuşturma yapılmaksızın, kişilere savunma hakkı dahi verilmeden bir daha kamu görevine girmeleri yasaklanarak işlerinden atılmıştır. KHK’lıların özel sektörde dahi iş bulmaları engellenmiştir. Bu kişiler, aileleriyle beraber büyük bir dram yaşamaktadır.” dedi.
‘Acilen hukuka dönülmesi şarttır’
Bu hukuksuzluklara son verilmeden, Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve rasyonel zemine dönmesinin mümkün olmadığını belirten Yeneroğlu, DEVA Partisi olarak açıkladıkları KHK Mağduriyetleri Eylem Planı ile adaletsizliklere kendi çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaştıklarını belirtti.
Yeneroğlu, iktidara seslenerek “KHK’lar yoluyla işlerini kaybetmiş ve yargı kararıyla suçsuz bulunmuş veya hakkında adli bir işlem tesis edilmemiş kişilerin hak ve itibarlarının iadesi ile ilgili düzenlemeler acilen yapılmalıdır. Ayrıca, KHK’ların sosyal hayata ve özel sektöre yansıyan sonuçları ile kapatılan özel kurumlarda çalışan kişilerin özel sektörde çalışmalarının önündeki engeller ortadan kaldırılmalıdır. Benzer şekilde, terör örgütü üyeliği veya terör örgütüne yardım suçlamasıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmalarla oluşturulan mağduriyetlere son verilerek adil yargılanma hakkının gereklerine uyulmalıdır. Bu kapsamda, suç işleme kastı olmayan, herhangi somut bir suçu bulunmadığı halde hakkında soruşturma ve kovuşturma yürütülen ya da mahkûmiyet kararı verilen masum kişilerin mağduriyetleri giderilmelidir.” dedi.