YENİ KURULAN PARTİLER TEPEDEN İNME
Son aylarda bir çok parti kuruldu. Bu partilerin hemen hepsi, muhalefetin yetersizliğini gerekçe göstererek veya kendince o kulvarda ihtiyaç olduğunu söyleyerek kuruldu.
Evet doğrudur, özellikle ana muhalefet partisi CHP, güçlü muhalefet yapamadığı. Türkiye gerçeklerine uygun projeler üretemediği, partide bir takım açmazların aşılamadığı, konusunda partide her kes hemfikir.
Bunların aşılması için bir takım çalışmalar yapılsa da daha çok zamana ihtiyaç olduğu gerçek.
Ancak yeni kurulan partilerin de, tabanda yeterince karşılıkları olduğunu düşünmüyorum.
Bu partilerin hiç biri tabandan örgütlenmeyle kurulmadı. Yukarıdan örgütlenerek halkın önüne geldiler.
Her kes görüyor. Biri AKP’de paralelci olduğu için istifa edep parti kurdu.
Biri CHP’deki bir takım yapılanmaya karşı çıkarak istifa edip parti kurdu.
AKP’de Bakanlık yapan biri görevden alınıp kadro dışı bırakılınca kızdı gidip parti kurdu.
Bir diğeri, Milletin AKP’nin yaptıklarından bıktığını, böyle bir partiye ihtiyaç olduğunu söyleyerek parti kurdu.
Hepsi de, önce partiyi kurdu, sonra dolaşarak il ve ilçelerde örgütlenmeye ve partiyi tanıtmaya başladılar.
Önce halka inin, dolaşın kendinizi, ilkelerinizi, ne yapmak istediğinizi anlatın eğer o halk ‘tamam sizin düşüncenizde bir partiye ve sizin gibi bir lidere ihtiyaç var, siz doğru yoldasınız partiyi kurun biz varız’ derse onay verirse gider kurarsınız.
Ama ben bir parti kurdum hadi gelin demek, bu halka bu topluma tepeden bakmak demektir.
Yani anlayacağınız, kimse Emine Ülker Tarhan’ın parti kurması için yollara düşmedi.
Kimse, taklacı eski İç İşleri Bakanı İdris Naim Şahin’in evinin önüne giderek takla atıp parti kur Türkiye’nin senin gibi bir lidere ihtiyacı var diye baskı yapmadı.
Kimse AKP’den paralelci olduğu için ayrılan İdris Bal için ‘Sen Türkiye’nin beklediği lidersin’ diyerek kapısına dayanıp parti kur diye baskı uygulamadı.
Yani, bunlar önce çatıyı yaptılar, arkasından temel atmaya çalışıyorlar.!
Olmaz, o çatı çöker.!
Gelelim CHP’den ayrılan Emine Ülker Tarhan’ın kurduğu ANAPARTI’ye. Gidenlere. Birkaç isim gitti. Belki birkaç isim veya Milletvekili daha gidebilir. Şöyle bir kamuoyu yoklaması yaptım. Tutmaz, kimse sıcak bakmıyor. Çünkü Türkiye’nin böyle bir partiye ihtiyacı yok. Benzer birkaç partiyle birleşirlerse en fazla yüzde 1veya 2 civarında oy alabilirler. Çünkü arkalarında sadece isim yapmış kişiler var, tabandan hiç destek yok.
Peki, bizim cenahtan bu partiye ilk giden kimler? Maltepe eski Belediye Başkanı Mustafa Zengin, Kartal’dan eski CHP’li sonra eski DSP’li İlhan Güzelgün var, yılların CHP’lisi Ali Turabi Artuç var.
Açık söyleyeyim, Kartal cenahından Tarhan’ın partisine katılanlardan özellikle Turabi Artuç için söyleyeyim, CHP’de kendine göre bir yeri vardı saygınlığı vardı. Son seçimlerde de parti tabanında iyice ismi ön plana çıkan siyasilerden oldu. Önünde iyi bir siyasi gelecek varken, bana göre böyle öngörüsüz davranması doğru olmadı. Siyasi geleceğine yazık etti. Yol yakınken döner mi bilmem.
Her zaman söylüyorum. Siyaset uzun soluklu bir iştir. Partinin iyi yönetilmediği, ‘Sağ’a kaydığı, Türkiye’nin gerçeklerine uygun politikalar geliştiremediği bilinmektedir.
Bunu partinin üst yönetim kadrosu da söylüyor. Ama CHP gibi bir partide bir takım adımların atılmasının zor olduğunu, bu adımların atılması için zamana ihtiyaç olduğunu da bilmek gerekiyor. Evet CHP Türkiye’nin demokratikleşmesi için hantal hareket ettiği için, partide siyaset yapanların sabrını zorlamaktadır ancak, CHP’de değişimin öyle kolay olmadığını da bu partide siyaset yapan her kesin bilmesi gerekir.
Aslında bu ayrılmalar, CHP’nin değişim içine girdiğinin de bir göstergesidir.
Her şeye rağmen CHP’den ümidini kesenler olabilir katılmamak mümkün değil. Ama bunun karşılığı bu parti olmamalı. Bu partiler CHP’ye alternatif değil. Hatta CHP’nin bile gerisinde.!
CHP’nin yüzünü Sol’a mağdurlara ezilenlere, emekçilere Kürtlere, Alevilere dönmekten başka, onlarla el sıkışmaktan başka çaresi yoktur.
Bu parti artık Türkiye gerçekleriyle yüzleşip, korkmadan geri adım atmadan ezber bozan projeler üretmeli ve ürettiği projeleri toplumun önüne koymalıdır.
Parti içinde bu yönde mücadele verilirse, önce güçlü muhalefet arkasında da iktidar gelebilir. Aksi taktir de, her zaman söylüyorum sonu hüsran olur.