DÜNYA JEOPOLİTİĞİNDE TÜRKİYE GERÇEĞİ
Günümüz dünyasında ülkemizi yönetenlerin inanılmaz ölçülerde güvenilirliğini kaybettiğini açıklıkla dünya kamuoyunda tartışılmakla birlikte kabul edilmektedir. Buna karşılık ülkemiz insanının büyük çoğunluğu olan bitenin farkına varamamaktadır.
Tarihimizde görülmemiş ölçüde toplumsal, siyasal, iktisadi, ekonomik, demokratik ve jeopolitik yıkıma uğramış durumda.
Tüm bunların yegane nedeni mevcut iktidarın servetlerine servet katmaları, koltuklarını korumak için uyguladıkları antidemokratik baskı ve zulüm politika uygulamaları ve yarattıkları toplumsal çürüme ve yozlaşmadan kaynaklanmaktadır.
Halkımızı ekonomik işsizlik antidemokratik uygulamalardan dolayı küçümsenmeyecek travmalar geçirdiği (anti) depresanlara sarılmış haldedir.
Bugün dünyada en çok anti depresyon ilaçlar kullanmakta olan ilk ülke durumundayız.
Vatanımız, halkımız, bayrağımız ulusal ve evrensel hak ve özgürlüklere ve hukuk, ekolojik dengeye en önemlisi doğmuş/doğacak umudumuz ve yarınlarımızı temsil edecek çocuklarımıza karşı tarihsel sorumluluklarımızın ağır yükü altında olduğumuzun (şuuru) bilinci içinde yaşanır bir Türkiye ve dünya için kendimi sorguluyor ve yargılıyorum. Vatanını halkını her Türk vatandaşı ülkemiz sabun köpüğü gibi elden kayıp giderken kendini sorgulamak zorundadır.
Son 20 yıllık AKP iktidarında herşey manipüle edilerek ters düz edilmektedir. Kamu kaynakları yok ediliyor, ekolojik denge yok ediliyor, saat başı suni gündem yaratılarak gerçekler halkımızdan saklanmaya çalışılıyor, servetlerine servet katıyorlar, paramız pula dönüşüyor, döviz almış başını yürüyor, din iman benzeri hamaset politikalarla halkımız aldatılıyor. Bunlar yetmiyormuş gibi baskı, zulüm, şiddetle sivil toplum örgütleri ve halkımız sindiriliyorken susup da seyretmekten, bundan daha büyük vatan hainliği var mı soruyoruz…
Dünya jeopolitiğinde hiçbir değeri kalmamış itibarı olmayan, itibarı afrika kabilelerinde arayan, ekonomisi bitmiş, çiftçisi, işçisi, emeklisi, ölüme terk edilmiş, tarımı, hayvancılığı, sanayisi tükenmiş bir ülkeye dönüşmüş herkesle kurumla kuruluşla ülkeyle kavgalı olan hiçbir alanda dikiş tutturmayan, tüm bu gerçekleri halkımızdan saklamaya çalışan halkımızı kutuplaştıran, ayrıştırın, ötekileştiren, halkın milyar dolarını zimmetlerine geçirip yandaşlarına peşkeş çeken tek adam diktatörlüğüne daha ne kadar tahammül etmemiz gerekiyor. Tüm olan bitenlere seyirci kalmak vatan hainliği değil de nedir.
Vurgun, soygun, talan, peşkeş, rüşvet, rant, ahlaki ve etik olmayan her şey almış başını yürüyor. Tüm bunları bir avuç yandaşıyla yapmaya devam eden ülkemizi yok olmanın eşiğine getiren tek adam rejimine katlanmak hiçbir yurtsevere yakışmaz.
Dünya jeopolitiğinde her gün artarak itibar kaybeden ülke olarak demokrasi ve özgürlük alanların yok edildiği, altına imza koyduğumuz antlaşmaları yok sayan bildiğini okuyan bir siyasal iktidara en önemlisi ülkemiz yanlızlığa itilmesi etik olması mümkün mü. Gelişmiş ülkeleri ve komşu ülkeleri yok sayan, kurtuluşu kendilerine faydası olmayan ekonomisi bitmiş afrika ülkelerinde arayan bir anlayışa söylenilecek hangi söz yeterli sayılır…
devamı gelecek