GÜÇ ZEHİRLENMESİ: DALAN'DAN iNCE' YE...!

Cafer Özilhan
ABONE OL

3 dönem milletvekili. TBMM Grup Başkanvekili. Cumhurbaşkanı adayı. Sanırım okuyan hiç kimse " kim bu?" diye sormaz. Soranlara bir ip ucu daha. Fizik öğretmeni, Kuantom Fiziği alanında, "en bi uzman". Şimdi, tanıdınız değil mi?
Muharrem ince'yi. Zaten kendiside, kendisini arkadan "denize itenlerde" unutmamıza izin vermiyor. Özellikle, Bahçeli - Perinçek'in  koltuk değneği olarak ayakta tuttuğu AKP iktidarı ki, (ona da Erdoğan iktidarı demek doğru)  ne zaman köşeye sıkışsa (ki son 3 yıldır, sıkışmadığı, "tutun dallarımdan düşüyorum" demediği an yok) havuz kanalları, havuzun kalemşörleri Muharrem ince bombasının pimini çekip, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve genel merkezin üzerine atıyor. Bugüne kadar yararını gördüler mi? Hayır. Ama, ince'ye, Memleket Partisi kurdurup "yürü kim tutar seni" diyerek "milyonda bir de olsa  CHP den koparacağı oya" ihtiyaçları var..

Ve, CHP' nin Cumhurbaşkanı adayı olarak girdiği seçimlerde, CHP adayı olarak verilen oyları, engin fizik ve matematik bilgisi ile toplayıp, çarpıp, çıkarıp "yüzde 31 oy CHP' nin değil benim" diyen Ince' ye inanıyormuş gibi yapmak şimdilik bir umut kırıntısı. Siyaseti kişisel ikbal için yaparken CHP de istediğini alamayanların yaptığı gibi.


İNCE' nin bu yüzde 31 benim oyum tekerlemesi aslında siyasal yaşamda sonu hüsranla biten bir ilk değil. ince' nin çevresindekiler ve kendisi biraz siyasal tarih karıştırıp 1989 yerel seçimleri ve sonrasını inceleseler "Oylar, ANAP' a değil bana veriliyor" diyen Bedrettin Dalan' in hazin sonunu görüp ders alırlar mı bilmem... Okumaz ama okuyan gerçek bir dostu  seveni varsa ince" ye okutmasini önerip, 1989 yerel seçimlerini hatırlatmak ister misiniz?


1989 yerel seçimleri  için adaylar açıklanırken, yarışın ANAP adayı Bedrettin Dalan ile CHP adayı Prof. Nurettin Sözen arasında geçeceği belliydi. Özellikle, " benim memurum işini bilir" diyen dönemin ANAP Genel Başkanı Turgut Özal' in işini bilen araştırma şirketleri, Dalan'i açık ara önde gösteriyor, istanbul'un Belediye Başkanı Dalan' da bir kez daha seçileceğinden o kadar emin ki, ince' nin bugün yaptığını yıllar önce ANAP' a yapıyor. Gazete ve haber dergilerinde "Yalan - Talan - Dalan " haberlerini yok sayıp, " halk ANAP' a değil bana, benim ismime oy veriyor " diyecek kadar ileri  gidiyordu.


Secim kampanyasını ANAP ve Turgut Özal bayrak ve posterleri ile süslenmiş otobüsle yürütüyor. Otobüs, Aksaray' a girerken alkış, slogan kıyamet kopuyor. Otobüsün önünde ayakta bu ilgiye el sallayarak cevap veren Dalan, "Dur" diyor, otobüs duruyor. Yanında, ANAP istanbul teşkilatının iki güçlü ismi; Abdurrahman Albayrak ve Şevki Özpeynirci. Dalan, "otobüste bulunan parti bayrak ve flamalarını sökün" diyor. Şaşkınlık, itiraz,  tartışma, Dalan'ın "bakın bu sevgi bana bana" diretmesi, Albayrak ve Özpeynirci otobüsten inip il merkezine giriyor.
Ve, bir kaç gün sonra istanbul a gelen Özal, bu ikili ve  ardından kurmayları ile yaptığı toplantıda, Dalan'a "Çekip gitsin partiden" mesajınin iletilmesini istiyor. 
Güneş Gazetesi' nin gazete olduğu dönem. Gazetenin istihbarat şefi olarak görev yapıyorum. ANAP içinde siyaset yapan, o dönem ANAP istanbul il Yönetiminde bulunan haber kaynağım (ki, olayın ilk anından Özal'in mesajina kadar her adıma tanıklık eden) bu olayı anlattığı zaman hiç tereddüt etmedim. Gazete yönetimi de haberi 8 sütuna manşet "Özal'dan Dalan'a; Çek git partiden" manşeti ile verince kıyamet koptu. Ankara' dan siyasetciler, istanbul da Dalan-sever iş adamları gazete yönetimini topa tuttu. Haberi tereddütsüz kullanan yönetim işime son verme noktasına geldi. Haber kaynağımı aradım.
Bir kez, daha anlattı ve "benim sesimi kaydet dinlet onlara" önerisini getirdi. işime son verilmesini önemsediğim için değil üzerime yapışacak "Yalanci haberci" etiketini yıllarca taşımanın utancını yaşamamak için öneriyi kabul ettim. Sesi dinlettim, haber ertesi gün yeni ayrıntılarla devam etti, işime son vermeye hazırlanan yönetim bir maaş pirim ödeyerek bana yaptıkları psikolojik işkencenin bedelini ödediler( ! )  ilk gün habere mesafeli duran gazeteler haberin üstüne atladı ve asıl bombayı rahmetli Özal patlattı.
Düzenlediği basın toplantısında, bu haberi soran gazeteciye "Yorum yok" dedi. Bunun anlamı "evet" dedimin Türkçesi. Dalan seçimi kaybetti, parti kurdu, kurmadı,  kurulu partiye gitti olmadı. Kısacası,  o benim dediği ilgi ve oyların "Şahsına" ait olmadığını öğrendi acı şekilde. Tek tesellisi, özel okul ve  üniversite sahibi olarak başkanlık defterini de siyaset defterini kapatmak oldu.
Son iki yıldır, Muharrem iNCE' yi izleyip dinlerken, 1989 yerel seçimleri ve Özal'in işareti ile belediye başkanı olunca "kerameti kendinde bulan Dalan" i hatırlıyorum hep. VE, siyasetçinin " ben ben" diye EGO patlaması yaşamasının bir siyasetçinin intiharı olduğunu bilerek, birileri iNCE'ye 89 seçimleri ve sonrasını anlatsın diyorum. Yararı olur mu? Sanmam, çünkü, ince' de ki güç zehirlenmesinin kaynağı iktidar ve medyası, panzehiri ise ilk seçimden sonra,  daha ilk 100 sandık açılmadan, "Millet ittifakı kazandı, CHP kazandı"  SMS i atarak kapanacağı  Yalova' da çiftlikte ki doğal hayatın