SİYASETİN YENi DiLi KÜFÜR(!)
"Yaşamım boyunca hiç küfretmedim" diyen kaç kişi tanıdınız? Kaçına inandınız? Ayrım yapmadan kadın - erkek herkes, çeşitli nedenlerle küfre sarılmış, küfrün "insan ruhunu, değerlerini inciten, yok eden, öfkesini su yüzüne çıkaran" tepkisini yaşamıştır... Aslında, küfrün kültürümüzde var olduğu inkar edilemez. Yıllar geçtikçe, kibarlaşıp "argo kelime cümle" tanımlamasına dönüşmesi de bu nedenledir.
Küfrün, karşıda ki insanda- muhatabında yarattığı ani patlamayla kişisel olarak tanıştığım zaman 12 yaşındaydım. Ortaokul 1.sınıfta, sınıfımızın en sessiz en sakin "ağzı var dili yok" diye tanımlanan arkadaşımıza nedenini çok iyi hatırlamadığım bir nedele küfrettim. Hem de öyle böyle değil... (Hatırladıkça utandığım, kendimden nefret ettiğim anlardan biridir yaşamımda) Ana avrat dümdüz... Başını kaldırıp, sınıfın ortasında yüzüme bakışını ve burnumun üstüne inen yumruğun çıkardığı sesten sonrasını, eve nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Ama, aynı okulda bir üst sınıfta okuyan abimin, babamın, "elleri kırılsın insallah" diye yakınan anneme "az bile vurmuş" dediklerini bugün gibi hatırlıyorum.
Yıllar içinde, küfrün sadece belden aşağı kelimelerin peş peşe sıralaması olmadığını öğrendim. El ve kol hatta ayaklar ve dilin ses çıkarmadan kullanılarak küfür aracı olduğunuda.
İnsan ve toplum olarak kutsal saydığımız, milli manevi değerlerimize edilen küfürlere bireysel öfke patlamalarınin cinayetlere, özellikle yönlendirilmiş toplumsal öfkenin linçlere katliamlara dönüştüğüne de tanık olduk bu topraklarda. Ve, bu noktada siyasetin, günlük politikanın acımasız çirkin yüzüyle tanıştık. Fikir düşünce tartışma yeterliliğinden uzak siyasetcilerin, birbirlerine "hakaret etmesi" veya "dinimize hakaret etti, bayrağımıza kufretti" açıklamaları da küfrün bir başka türü olarak yaşamımıza girdi.
iYi Parti TBMM Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan'nın bir şehit yakınına küfretmesi de "küfürden beslenen " bazı siyasi odakların en zor dönemlerinde can şimdi oldu. Türkkan'nın yaptığını alkışlamak, onaylamak mümkün mü? Hayır... "insandır, bir an istemeden ağzından kaçtı" demek mümkün mü? Asla.
Ancak, gelin eğri oturup doğru konuşmayı deneyelim...
BU ülkede, son 10 yılda;
Gazi Mahallesi olaylarında polis kurşunuyla ölen Berkin Elvan'in annesini miting meydanında yuhalatmak,
Çiftci zor durumda diyen vatandaşa "Ananı da al git "
Muhalif kadın siyasetçi için "Kadın mıdır kız mıdır?" demekte küfrün bir başka versiyonu değil mi?
"Bazı karaktersiz Şehit aileleri var" diyebilmek,
"Asker eşleri maarif takvimine soyunsun", "Katil TSK", diye yazabilmekte küfürbazlığın düşünce özgürlüğüne dönüştürülmesi değil mi?
Cezaevi'nde tutsak bir siyasi parti genel başkanının eşine, iYi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancioğlu'na " Kadın" kimlikleri üzerinden hakaretler yağdırmakta küfrün, siyasette hatta yandaş gazetecilerin dil ve kaleminde vücut bulmuş hali değil mi?
5'li çetenin en bilinen ismi Mehmet Cengiz'in iktidar ve para gücüyle 85 milyonun "A..... K....." ni duymayan siyaset ve medya mensuplarına göre, Cengiz bu küfrü ederken "Bizim mahalle sakinleri hariç" demiş mi? Ya da, "kızmış söylemiş, küfürde olsa söz işte uçtu gitti" diyerek mi öpüp başlarına koydular bu küfrü.
Aslında; Lütfü Türkkan, daha önce insan olana yakışmayacak kelimelerle Meral Aksener'e küfreden, o meydana provakasyon için geldiği öne sürülen, kimi çevrelerde, Şehit yakını olup olmadığı tartışılan kişiye küfrederek Pandoranın kutusunu açarak yararlı bir iş yapmış istemeyerekte olsa.
TBMM oturumlarında sıra kapaklarını tekmeleyen, muhalife uçan tekme atan, önünde ki mikrofonun kapalı olmasından yararlanarak küfürler yağdıran vekiller ve "Millet değil Zillet Zillet" diye bağıran AKP ve MHP Genel Başkanları, ekranda, gazete sayfasında, muhaliflere yalan, iftira atıp hakaret edecek kadar siyasallaşmış kalemşörlerin de, her gün, aile içi seks yaşamına yeni bir boyut kazandıran, baldız - enişteye, enişte- kayincoya, yeğen teyzeye helal fetvaları veren DiB ERBAŞ ve ekibinin küfrün sadece belden aşağı argo kelimelerle cümle kurmak olmadığını düşünmeleri gerekmiyor mu? Küfür insan oğlunun acziyetinin dibe vurmuş halidir.
Bunu, Ortaokul 1. sınıfta ettiğim küfrün karşılığı olan yumruğu burnuma yediğim an öğrenmiştim. Ve, siyasetçilere, gözü kulağı kapalı onlara biat edenlere; küfrün acziyet olduğunu, küfrün sadece belden aşağı kelimelerden oluşmadığını göstermenin zamanı gelmedi mi? Sandıkta oy pusulasına vurulacak her tercih oyu, 20 yıldır ülkeyi, milli manevi her değerde olduğu gibi "küfreden bizdense helal, değilse günah ayıp" diye ayıranlara "Hayır " diyerek, küfürbazların ağzına acı biber sürerek, küfrün acizlik, küfre sığınanlarin kaybetmeye mahkum olduğunu öğretmek gerekmiyor mu?