Düzce'deki Sel Felaketinde İhmal İddiasına Suç Duyurusu
CHP’li vekil Mahmut Tanal, Meteoroloji’nin sel uyarısının hoparlörlerden duyurulmaması, dere yataklarının park için daraltılması, plansız yapılaşma, su kanalları ve istinat duvarlarının örülmemesi gibi gerekçelerle suç duyurusunda bulundu.
CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, Düzce’de can ve mal kaybına neden olan sel ve heyelan felaketinde ihmal iddialarını adliyeye taşıdı. Tanal, “Genel Güvenliğin Tehlikeye Sokulması”, “Sel Ve Taşkına Sebep Olma”, “Görevi İhmal ve Kötüye Kullanma”, “Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme” iddiasıyla Tarım ve Orman Bakanlığı, Düzce Valiliği, Düzce Belediyesi ve Akçakoca Belediyesi yetkilileri hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
PARK YAPILIRKEN DERE YATAKLARI DARALTILDI
Tanal’ın suç duyurusu dilekçesinde, can ve mal kayıplarının oluşumda çok ciddi ihmallerin bulunduğuna dikkat çekildi. Dilekçede, bölgeye yapılan 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Parkı’nın yapımı sırasında dere yataklarının daraltıldığı, bu yapılırken 4373 sayılı Taşkın Sulara Ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu ve 03.05.2019 Tarih ve 30763 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Taşkın ve Rüsubat Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine aykırı hareket edildiği aktarıldı. Dilekçede ayrıca, bölgede kanunla belirlenen önlemlerin alınmadığı, istinat duvarlarının örülmediği, dere yatağının taşma ihtimalinin hesaplanmadığı vurgulandı.
Dilekçede, “Dere yataklarının olası bir afet durumu gözetilmeksizin daraltılması, bölgede planlama yapılmaksızın inşaata başlanması, olası afet risklerine karşı önlem alınmaması, su kanallarının ve istinat duvarlarının açık tehdide rağmen örülmemiş olması idarenin kusurunu gözler önüne sermektedir. Bu faaliyetleri gerçekleştirmekle ve denetlemeleri yapmakla görevli kamu personelinin yaşanan mal ve can kayıplarından sorumlu olduğu açıktır” denildi.
RAPORDAKİ ÇARPICI TESPİTLER DİKKATE ALINMADI
Orman Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan“19-21 Mayıs 1998 Batı Karadeniz Seli Nedenleri, Alınması Gereken Önlemler ve Öneriler” başlıklı raporda bölgedeki yağış durumuna dikkat çekildiği ve çok çarpıcı tespitlerin yapıldığının belirtildiği dilekçede, “Rapordaki bilimsel ve teknik önerilerin dikkate alınmaması dahi başlı başına bir ihmaldir” ifadelerine yer verildi.
CHP’li Mahmut Tanal’ın dilekçe ekinde sunduğu Orman Mühendisleri Odası’nın söz konusu raporunda yer alan bazı dikkat çekici bölümler şöyle:
“Büyük Melen Havzası içerisinde yer alan meteoroloji istasyonlarında (Düzce...Yığılca,Hasanbey) en büyük yağışlar haziran, temmuz ve ağustos aylarında…olmaktadır.” (Sayfa 43)
“…Dolayısıyla havza genelde, dik ve sarp eğimli arazilerden oluşmakta ve eğim koşulları itibariyle erezyona, sel ve taşkınlara karşı oldukça duyarlı bir yapıyı temsil etmektedir.”(Sayfa 44)
“…Yukarı havzalardan koparak gelen seller önce yukarı kesimlerde özellikle Melen Çayı, Karadere, Asar ve Aksu Derelerinde yolları, köprüleri ve dere boyundaki yerleşim ve tarım arazilerini tahrip ederek Düzce ovasına yayılmış, taşkın haline gelmiş.” (Sayfa 48)
Tanal’ın suç duyurusu dilekçesiyle birlikte Başsavcılığa sunduğu Orman Mühendisleri Odası’nın raporunda yine “Büyük Melen Çayı’nı oluşturan havzaların çok büyük kısmının (Akçakoca için yüzde 96.9’lık kısmın) yüzde 20 üzerinde eğime sahip olduğu, bu durumun önlem alınmadığı zaman sel ve taşkınlara yol açmasının kaçınılmaz olduğu” vurgulanıyor.
METEOROLOJİ’NİN UYARISI HALKA DUYURULMADI
Tanal’ın hazırladığı suç duyurusu dilekçesinde, Meteoroloji’nin Düzce için yaptığı kuvvetli yağışların ani sel, su baskını, ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara neden olabileceği uyarısının yüksek sesle halka duyurulmadığına dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün lüzumlu bilgileri sadece duyurmasını değil, halkın yararlanabileceği tarzda yayınlamasını öngördüğünün vurgulandığı dilekçede, selin vurduğu köylerde internet bağlantısı olmadığına dikkat çekilerek, “Dağlık bir köyde sel duyurusunu yapmanın cami hoparlörü, muhtarlıklar aracılığı ile duyuru, belediye araçları ile yayın gibi birçok alternatif varken yalnızca internet yayını ile yetinilmesi mevzuatta geçen görev tanımına aykırıdır. Bu konuda gerekirse Valilik, Kaymakamlıklar, Emniyet Güçleri, İdari makamlar ve belediyeler eliyle duyuru yapılması gerekmekteydi” değerlendirmesinde bulunuldu.