İMAMOĞLU"BEN, SANA TABİYİM. SEN NE DERSEN, ONU YAPARIM DİYENLE İŞİM YOK"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yaklaşık bin 600 kişinin katılımıyla gerçekleşen “Hemşehri Dernekleri Çalıştayı”nın kapanış konuşmasını yaptı. İstanbul’u şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yönetmeye talip olduklarını vurgulayan İmamoğlu, “Hep birlikte yöneteceğiz. ‘Ben yaptım, oldu’ demeyeceğiz. Hep birlikte başarıp, hep birlikte karar verme mekanizmasını hayata sokacağız. ‘Biz yaptık. Biz söylemiştik. Doğru bir şekilde yöntem ortaya koyuldu. Hep beraber başardık’ diyebilmeliyiz. Hemşehri derneklerin

İMAMOĞLU"BEN, SANA TABİYİM. SEN NE DERSEN, ONU YAPARIM DİYENLE İŞİM YOK"
Editör: İlk Haber
25 Şubat 2020 - 17:32 - Güncelleme: 25 Şubat 2020 - 17:35

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Yenikapı Gösteri ve Sanat Merkezi’nde “Hemşehri Dernekleri Çalıştayı” düzenledi. Prof. Dr. Murat Şeker’in moderatörlüğünü yaptığı çalıştaya, farklı hemşehri derneklerine üye yaklaşık bin 600 kişiyi bir araya getirdi. Çalıştayın kapanış konuşmasını İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu gerçekleştirdi. İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Hepinizi öncelikle İstanbul’un hemşehrisi olarak sizleri selamlamak istiyorum. İstanbul, hepimizi kucakladı ve bir araya getirdi. Biliyorum ki hepimiz, doğduğumuz ya da geldiğimiz yörelerine düşkün bireyleriz. İstanbul’da yaşasak da doğduğumuz yere olan ilgimizi hiçbir zaman kaybetmiyoruz. İstanbul’da yaşayan bireyler olarak, tanıştığımızda ilk sorduğumuz soru; ‘Hemşehrim memleket nere?’ Bunu cevaplama bazen zor. Bu, bize özgü bir şey. Yoğun bir göç yaşayan ülkemizin, göç etmesine rağmen, yaşadığı yer kadar, doğduğu yeri de unutmamanın, onun üzerinde hassas olmanın, kültürünü yaşamanın ve yaşatmanın tutkusu. Bunu anlıyorum. Kesinlikle size saygı duyuyorum. Ben de sizlerden biriyim çünkü. Ama bir bakıma da ülkemizde böyle bir konuyu iyi yönetmek gerektiğini de bir sorumluluk kabul ediyorum.”



“HEPİMİZ ÖNCE ‘İSTANBUL’UN HEMŞEHRİSİ’ OLMALIYIZ”
“Memleketimizin en büyük, hepimize ekmek kapısı açan, dünyanın kadim şehri, bize göre dünyanın en güzel şehri İstanbul’umuzu, bence birinci sınıf hemşehrisi olmayı bir kere başarmak zorundayız. Yani hepimiz, önce ‘İstanbul’un hemşehrisi’ olmalıyız. İki duyguyu birbirinden ayırmak lazım: Geleneklerimizi, göreneklerimizi, adetlerimizi, bizim doğduğumuz şehirdeki kültürün yaşatılmasını ayrı bir şeyde değerlendirmek lazım. Ama bir de yaşadığınız şehrin hemşehrisi olmayı da mutlaka önemsemek ve o anlamda hassas olduğumuzu ve bu şehrin daha iyi noktalara gelmesi konusunda da duyarlı olduğumuzu her ortamda ortaya koymak zorundayız. Köklerimiz ne olursa olsun ya da nereden buraya geliyor olursak olalım, artık aynı zamanda İstanbullu olduğumuzun, bu şehrin de sahibi olduğumuzun, İstanbul’un sizin olduğunun, hepimizin olduğunun farkına varmanın zamanı gelmiştir.”

“SİZLER, SÖZ SAHİBİ OLMALISINIZ”

“Bir şehrin sahibi olduğunu hissedebilmenin de en etkili yolu, herkesin farklı kurumlar ve birimler üzerinden şehrin yönetimine katılabilmesini sağlamak ve bu yöndeki kanalları açık tutmayı başarabilmekten geçiyor. Yani sizler, söz sahibi olmalısınız. İstanbul’u ortak akılla, katılımcılıkla yönetme konusunda çok iddialı bir süreci arkadaşlarımla ortaya koymaya çalışıyoruz. Ve yüzde 100 şeffaflık içerisinde bir süreci yönetme çabası içerisindeyiz. Çünkü, bu şehrin ya da bu ülkenin kucaklaşmasının, en doğru kararları verebilmesinin başka bir yol ve yöntemi yoktur. İstanbul gibi bir metropolü, bu şehrin zengin insan kaynağından faydalanarak yönetmenin en akılcı yol olduğunu anlamak için, inanın çok da ileri seviyede bir düşünceye sahip olmaya gerek yoktur. Sivil toplum kuruluşlarından en değerli bölümü teşkil eden hemşehri derneklerinden de en uygun biçimde faydalanabilmenin yolunu ve yöntemini bulmak ve bu anlamda sizleri değerli bir yol arkadaşı olarak görmekten derin bir mutluluk duyarım.”



“BAŞARIRSAK, DAHA SIKI KUCAKLAŞIRIZ”
“Hep birlikte yöneteceğiz. ‘Ben yaptım, oldu’ demeyeceğiz. Hep birlikte başarıp, hep birlikte karar verme mekanizmasını hayata sokacağız. Şunu söyleyeyim: ‘Biz yaptık. Biz söylemiştik. Doğru bir şekilde yöntem ortaya koyuldu. Hep beraber başardık’ diyebilmeliyiz. Hemşehri derneklerinin, bütün İstanbul’da siyaset üstü birer kurum olduklarını mutlaka ispat etmeliyiz. Yani hemşehri dernekleri; bir döneme, bir iktidara ya da bir siyasi partiye ya da bir belediye başkanına tabiyse, benim o dernekle işim yok. ‘Ben, sana tabiyim. Sen ne dersen, onu yaparım’ diyenle hiç işim yok. Ama ben, şunun önünde saygıyla eğiliyorum: ‘Ben, yöremin kültürünü temsil ediyorum. Yörem için, İstanbul’da yaşayan, o yörede doğmuş eşimizin, dostumuzun, komşularımızın o yöreyle daha iyi bağ kurması için, İstanbul’un benim yöremi tanıması ve o yöreyle ilişki kurup, oranın turizmine daha fazla katkı sunmak için ya da yöremin eğitimine, oradaki yoksulluklara katkı sunabilmek için işler yapmak istiyorum, aktiviteler yapmak istiyorum, İstanbul’da yöremi tanıtmak istiyorum, bununla ilgili aksiyon alma konusunda Sayın Başkan senden destek istiyorum’ diyenin başımın üstünde yeri var. Biz bunu yaparsak, başarırsak, daha sıkı sıkıya kucaklaşırız. Yani hemşehri derneklerimiz, ‘İmamoğlu, acaba biz ona yakınız da bizden uzak durmaya mı çalışıyor’ diyebilir! Tam aksine; herkese eşit mesafede olmaya çalışıyorum. Ekrem İmamoğlu’nun, İBB Başkanı olarak, her derneğe eşit, doğru ve yapabileceklerinin cevaplarını verebilmesinin zeminini hazırlayacağız. Kimseyi aldatmayacağız.”