Kertenkelenin enteresan bir savunma mekanizması var; tehlike anında kendi kendine kuyruğunu koparıp düşmanını meşgul eden kertenkele, bu yöntemle hayatta kalmayı başarır. Ve birkaç hafta içinde, yeni tehditleri bertaraf etmek için kopan kuyruğunu yeniden üretir.Kertenkelenin gerekli hallerde kendi uzvunu koparma ?eylemine? ototomi deniyor?Ototomi, bütün devletlerin uyguladığı bir savunma yöntemidir. Yakın geçmişte Avrupa?da pek çok devlet bu yöntemi uyguladı. Kapitalizmi tehdit eden devrimci hareketleri etkisizleştirmek ve toplumsal muhalefeti bastırmak için kullanılan Gladio?nun bir bölümü, ?görülen lüzum üzerine? tasfiye edildi. Yunanistan?da devlet, darbe yapıp demokrasiye zarar vermek suçlamasıyla kendi askerini cezalandırdı!.. Böylece kitleler, o devletlerin birer ?uzvu? olan Gladio?nun ya da darbeci askerlerin tasfiyesi edilmesi gibi ?demokratik etkinlikler?le meşgul edilirken, bütün suçların asli faili durumundaki devletlerin ömrü biraz daha uzatılmış oldu.Ototomi, özellikle de Küba devriminden sonra emperyalizmin sıklıkla uyguladığı bir yöntemdir. Emperyalizmin akıl yapıcıları Küba devriminden şöyle bir ders çıkardılar; ?Diktatörlüğe karşı demokrasi talebiyle örgütlenen ve kendini hızla çoğaltan muhalif güçleri etkisizleştirmek için diktatör Batista?yı bu güçlerden önce bizim tasfiye etmemiz gerekiyordu. Batista diktatörlüğü yerine vasat bir demokratik düzen kursaydık, diktatörlük karşıtı güçleri silahsızlandırabilirdik; onları parlamentoya taşıyıp demokrasi ile etkisizleştirebilirdik...? Gerçekten de emperyalist haydutlar Küba?daki ?hatayı? bir daha tekrarlamadılar. Filipinler?de ve bazı Latin Amerika ülkelerindeki gibi, diktatörlük karşıtı devrimci güçlerin basıncını hissettiklerinde, ana gövdeyi korumak amacıyla ?uzuvlarını? koparıp attılar; bu ülkelerde örgütledikleri diktatörlükleri halktan önce kendileri yıktılar ya da emperyalist efendilerin isteklerini yerine getiren eski generallerin, demokrasi karşıtı darbeciler suçlamasıyla yargılanmalarını sağlayıp söz konusu ülkelerde demokrasinin ?yıldızını parlattılar? ve böylece sermayenin ömrünü uzatmayı başardılar.Türkiye?nin egemenleri de şu sıralar bir ?ototomi eylemi? gerçekleştirme hazırlığındalar. İhtimal odur ki, 12 Eylül?ün darbeci generalleri ?feda? edilecek!..Türkiye, otuz yıl önce gerçekleştirilen askeri darbenin ürünü olan ?82 Anayasası ile yönetiliyor. Ama artık bu anayasa egemenlerin ihtiyaçlarına bile cevap veremiyor. Bu nedenle ?darbe anayasasını değiştirme? çalışmaları yapılıyor. Yeni anayasa çalışmalarının merkezinde ise bildik demokrasi palavrası var; değişiklik isteyenler, bunu ?demokrasi aşkı? ile yaptıklarını vaaz ediyor, toplum bilincini bu yönde şekillendiriyorlar. Bunu yaparken de, kendilerini yasal düzeyde dokunulmaz kılan darbeci generallere ?dokunmak? zorunda kalıyorlar.Ve memleketin sol - demokrat camiasından bir kesim, iktidarın bu ?demokratik? tavrını olumlayan fikirleri ve de zikirleri ile ?demokrasicilik oyununa? dahil oluyor; egemen sermayenin yarattığı ?darbe karşıtı? ortamı değerlendirmek isteyen demokratlar, devletin savcılarına dilekçe verip darbecilerin yargılanmasını talep ediyorlar.Kuşkusuz, devlet, darbeci askerlerini yargılayabilir ve bu, tipik bir ?ototomi eylemi? olur!...Bildik bir şeydir ya tekrarda yarar var; emekle sermayenin ?barış içinde? birlikte yaşamasına uygun bir ortam hazırlamak amacıyla devletin ?terbiye edilmesini? isteyen demokratlar açısından 12 Eylül generallerinin yargılanıp ?cezalandırılması? yeterli olabilir, fakat sermaye egemenliğine son verip emeğin ve insanlığın özgür geleceğini kurmak isteyen devrimcilerin bununla yetinmeleri mümkün değildir.Açıktır ki, devletin darbeci generallerini tasfiye etmesi, esasa ilişkin bir değişime neden olmaz; devrimci hareketin gelişmeye başladığı dönemlerde kendini tehlikede hisseden sermaye, siyasal zorun her biçimini uygulamak üzere vazifelendireceği yeni generalleri ve başkaca faşist pratisyenleri bulmakta hiç zorlanmayacaktır.12 Eylül operasyonunun mimarı sermayedir; iktisadi ve siyasi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla uluslararası ve ?ulusal? sermayenin örgütlediği faşist darbenin pratisyenleri ise askerlerdir. Hal böyle olunca, darbeci askeri, askere darbe yaptıran sermayeden ?ayrıştırmak? imkansızdır.Velhasıl, 12 Eylül darbesinin pratisyenleri konumundaki Kenan Evren benzeri eli kanlı generallerin yargılanmasını istemek, anlamsız bir davranış sayılmaz. Ama 12 Eylül?ün pratisyenleri ile birlikte, bu faşist operasyonun mimarı konumundaki sermayenin 'yargılanması?nı istemek çok daha anlamlıdır. Her durumda öne çıkarılması gereken de budur...