Seçim Atmosferi ve Finansal Koşulların Gölgesinde İSO500
İSO, “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırması sonuçları Odakule’de yapılan basın toplantısı ile açıklandı.
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 1968 yılından bu yana aralıksız gerçekleştirilen araştırmasına göre, 2018 yılında en fazla ihracat yapan ilk üç kuruluş otomotiv sektörü firmalarından oluştu. 2018 yılının zirvesinde 79 milyar TL’lik üretimden satışları ile yine TÜPRAŞ yer aldı. Listede Ford Otomotiv 31 milyar TL’lik üretimden satışlarıyla ikinciliğini, Toyota Otomotiv de 23,6 milyar TL üretimden satışlarıyla üçüncülüğünü korudu.
Araştırmaya göre, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun 2017 yılında 652,7 milyar TL olan üretimden net satışları 2018 yılında yüzde 34,5 gibi yüksek bir büyüme performansıyla 878 milyar TL’ye çıktı. Bu büyümede, fiyat artışlarının yanı sıra döviz kurlarındaki yükselmenin ihracat gelirlerinde yarattığı artış da belirleyici rol oynadı. Üretimden satışlarda 2018 yılında da reel büyüme eğilimi devam etmekle birlikte yüzde 11,8’e geriledi ve 2017 yılında yüzde 19 olan reel büyümenin altında kaldı.
TARİHİ OLUMSUZ KAYNAK YAPISI
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “İSO 500’de 2017 yılında yüzde 62,9’a kadar yükselen borçların payı, 2018 yılında 4,1 puan daha artarak yüzde 67’ye yükselmiştir. Özkaynakların payı ise yüzde 37,1’den yüzde 33’ye gerilemiştir.” diyerek bu oranların tarihsel olarak en olumsuz kaynak yapısına işaret ettiğine dikkat çekti.
“FİNANSMAN KAYNAKLARINA ERİŞİM ZOR”
Yılların birikimine dayalı olan ve her yıl katlanarak büyüyen finansman giderlerindeki artışın sanayi sektörü, performans, mali tablolara yansıyan finansman maliyetleriyle baş edemediğini açıklayan Bahçıvan, “Maalesef finansmanın mali tablolarda yarattığı tahribat, esas faaliyetlerde ne kadar başarılı olunursa olunsun bunun sürdürülebilir olmadığını ortaya koymaktadır. Çünkü biraz sonra rakamlarla da ortaya koyacağımız gibi, sadece bir yılın değil uzun yılların bir sorunu olan bu finansman tahribatı, özkaynak dengesini bozmakta, sanayicinin kaliteli finansman kaynaklarına erişimini zorlu hale getirmektedir.” ifadelerini kullandı.
SEÇİM ATMOSFERİ VE DIŞ FİNANSAL KOŞULLAR
“2018 ilk çeyrek sonrasında gerek içerde seçim atmosferi, gerekse dış finansal koşulların sıkılaşması ve mali piyasalarımızda yaşanan olumsuz dalgalanmalar hepimizi zorladı. ABD-Çin ekseninde başlayan ve bugün gerilimi artarak devam eden ticaret savaşları ile Brexit başlıkları 2018’in ikinci yarısına damgasını vuran faktörler oldu.” diyen Erdal Bahçıvan, bütün bunların olumsuz sonuçlarını, büyüme rakamlarında net bir şekilde gördüklerini vurguladı.
ENFLASYON VE FAİZ ORANLARINDAKİ ARTIŞLAR
Sanayi sektörünün özellikle yurtiçi talepteki sert daralmadan olumsuz etkilendiğini belirten ISO Başkanı, “ Ayrıca enflasyon ve faiz oranlarındaki artışlar ile TL’nin yüksek değer kaybı da sanayide mali yapıları etkiledi ve sanayinin faaliyetlerini sınırladı. Bunun neticesinde sanayimiz 2018 son çeyreğinde yüzde 6,4 küçüldü. İSO 500, 2018 yılında ani yaşanan finansal dalgalanma ve şokların yükselttiği finansman maliyetleri ile karşılaşmıştır. Yılın ikinci yarısındaki faiz oranları artışı ve Türk lirasındaki değer kaybına bağlı olarak enflasyondaki artışlar, İSO 500 için olumsuz mali koşullar yaratmıştır.” şeklinde konuştu.
“BORÇ KALEMİ YÜKSELMEKTE”
İSO 500’de borçların payının artmasının önemli bir nedeninin döviz kurlarındaki artışlar olduğunu söyleyen Bahçıvan, “ Sanayi kuruluşlarının döviz cinsi borçlarının TL karşılıklarının döviz kurlarındaki artışlar nedeniyle şişmesi de borçların payını artırmaktadır. Net bir kullanım olmasa dahi borç kalemi yükselmektedir. 2018 yılında döviz kurlarındaki artışın bu etkisi çok daha fazla hissedilmiştir.” dedi.
SANAYİCİ ÜZERİNDEKİ ‘DEVREDEN KDV’ YÜKÜ
Borçlanmadaki artış eğiliminin yanı sıra borçlanmanın vade yapısındaki olumsuz değişimlerin de dikkat çektiğini belirten ISO Başkanı Bahçıvan, “Sanayicinin üzerindeki devreden KDV yükü bir önceki yıla göre yüzde 35,6 gibi ciddi bir oranda artarak 9,7 milyar TL’ye çıkmıştır. Orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı ise 2018 yılında 4,9 puan azalmış ve yüzde 35 olmuştur. Fakat sevindirici olan orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payının 2017 yılında yüzde 20,2 iken 2018 yılında yüzde 22,2’ye yükselmiş olmasıdır. Yine yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı da 2017 yılında yüzde 3,6 iken 2018 yılında yüzde 5,3 olmuştur.” ifadelerini kaydetti.
TEKNOLOJİ YOĞUNLUKLU SEKTÖRLERE DÖNÜŞÜM İHTİYACI SÜRÜYOR
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın konuşmasında, “Katma değer içinde 2017 yılında yüzde 20,2 olan orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler payının 2018’de yüzde 22,2’ye ve yine 2017 yılında yüzde 3,6 olan yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler payının 2018’de yüzde 5,3’e yükselmesini değerli ve anlamlı bir gelişme olarak yorumluyoruz. Evet, Türkiye’de sanayinin yüksek katma değerli ve yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlere dönüşüm ihtiyacı sürmekle birlikte, bu veriler bize gelecek için umut vermektedir.” dedi.
YÜKSEK TEKNOLOJİ YOĞUNLUKLU SANAYİLERİN PAYINDA ARTIŞ
“Türkiye’de sanayinin yüksek katma değerli ve yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlere dönüşüm ihtiyacı sürmekle birlikte, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin payında ilk kez hissedilir bir artış yaşanması, bu yılki araştırmamızın ortaya çıkardığı en çarpıcı sonuçlardan biri olarak değerlendirilmelidir.” sözlerini aktaran Bahçıvan, bu artışın özellikle son yıllarda büyük bir atılım gösteren savunma ve havacılık sanayi sektörlerinden kaynaklandığının düşünüldüğünü belirtti.
Bahçıvan, İSO 500’de AR-GE yapan firma sayısının 2018 yılında 276’ya yükseldiğini ve böylece firma sayısının, bu verinin ölçülmeye başlandığından bu yana en yüksek seviyeye ulaşmış olduğunu da sözlerine ekledi.