Türk?ler İstanbul?un her tarafını yapılarla donatıp yollara yer bırakmayınca, ünlü! belediye başkanlarından biri, dahiyane bir buluşla, Marmara Denizi?nin Anadolu yakasını (Kadıköy?den Tuzlaya kadar)toprakla doldurtup, buradan yol geçirme kararına vardı. Tıpkı Haliç kıyılarındaki binaların yıkımında olduğugibi, bilimsel ve hukuksal hiçbir çalışma yapılmadan deniz toprakla dolduruldu. Toprakla doldurulan bu alan üzerinde, araba yolu, yürüyüş yolları ve yeşil alanlar oluşturuldu. Bu toprakla doldurma olayının Marmara Denizi?nin ekolojik dengesi üzerinde yarattığı etkilere ilişkin bugüne kadar yapılan bir incelemeye rastlamadım. Belki de yapılmıştır ama ben görememişimdir. Ancak, Kadıköy?den Tuzla?ya kadar Marmara?nın uzun yıllar içinde oluşan doğal kıyı yapısının bozulduğunu söyleyebiliriz. Peki bunca para ve emek harcanarak oluşturulan bu ?yapay kıyı şeridinden? insanlar amaca uygun olarak yararlanabiliyorlar mı? Bana göre hayır! 1. Yapay kıyı şeridi üzerinde yapılan yol, halk arasında ?Minibüs Yolu? da denen Kadıköy(özellikle de Bostancı) ? Pendik/Kaynarca arasındaki yolun trafik yükünü bir nebze hafifletmiş olabilir; ancak bu yoldaki karmaşayı, sıkışıklığı giderdiği kesinlikle söylenemez. Çünkübu yoldaki sıkışıklığın, düzensizliğin, sayıları durmadan çoğalan,kural tanımazlığı her geçen gün daha da artıran minibüs sürücülerinden kaynaklandığı her kesçe bilinen bir gerçek olduğu gibi;minibüslerin yolcu bindirip indirdikleri yerler belirlenmedikçe ve trafik kurallarına uymaları için zorlanmadıkları sürece, bu yoldaki düzensizliğin ve dolayısıyla sıkışıklığın ortadan kalkmayacağı dayine bilinen bir gerçek.2. Kamuya açık buradaki yeşil alanlar da amaç dışı kullanılmakta ve kirletilmektedir. Yeşil alanlar, yürüyüş, dinlenme?vb amaçlara özgülenmiştir. Kimi yurttaşlarımızda var olan, ?kirlet ve bırak? alışkanlık mı / hastalık mı? herneysesayesinde, burada yürümek ve oturmak mümkün olmamaktadır. Sevgili halkımız deniz kenarındaki ücretsiz bu piknik alanını keşfetti. Mangalını, etini, içkisini, soğanını, marulunu? kapan arabasına atlayarak buraya koştu! Özellikle hafta sonları Bostancı?dan Tuzla?ya kadar Marmara kıyısı, mangal dumanlarının yükseldiği, yanık et, soğan, marul ve alkol kokularının birbirine karıştığı; naylon poşetlerin, çekirdek ve kuru yemiş kabuklarının öbekler oluşturduğu bir alandır artık...Havalar ısındıktan sonra yalnızca sabah erken saatlerde ?dumansızbir zaman? yakalayabilirsiniz. O saatlerde de sevgili halkımızın geride bıraktığı, kediler, köpekler ve kargalar tarafından etrafasaçılmış yiyecek artıkları, çimenlerin üzerine dökülmüş kömürler, kırılarak oraya buraya atılmış bira/rakı şişeleri arasından yürümek zorundasınız. Ne çirkinlik Tanrım!...Marmara sahillerindeki bu çirkin görüntü tüm ilgili ve yetkililerin gözleri önünde yıllardır devam ediyor. Oysa kamuya açık bu yerlerdeki çirkin ve oradan yararlanmak isteyenleri rahatsız eden duruma engel olmak mümkün. Çünkü, belediyeve Çevre Kanunu,yerel yöneticilere bu konudayetki tanıdığı gibi, onlara sorumluluk da yüklemektedir. Örneğin
2872 sayılı Çevre Kanunu?nun 5491 sayılı kanunla değişik 3. maddesinin
(a) bendinde; ?Başta idare, yerel yönetimler, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere
her kes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdür. Aynı yasanın ?Cezai Hükümler? başlığını taşıyan
20. Maddesinin (s) bendinde;?Umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun, çevreyi kirletenlere 100.Lira idari para cezası verilir? hükmüne yer verilmiştir. Bireysel atık ve artıkların atılması yoluyla çevreyi kirletenlere para cezası verileceği 5326 sayılı Kabahatler Kanunu?nun 41. Maddesinde de yer almaktadır.
Kamuya ayrılmış bu yerlerdeki (haydiilkel ve çirkin demeyeyim) rahatsız edici görüntüyü önleme yetki ve görevinin (yerel, büyükşehir ve genel yönetim) hangi yönetimde olduğunu; bu görüntüyü ortadan kaldırmayı düşünüp düşünmediklerini çok merak ediyor ve ilgililerin yanıtını merakla bekliyorum.av_isahin@hotmail.com