Cafer Özilhan

Cafer Özilhan

DÜNDEN BUGÜNE

YEŞİL KÖŞK'ÜN LAMBASI..

14 Ekim 2020 - 23:11

"Bence asıl sorgulanması, yargılanması gereken seçmen ve seçmen davranışlarıdır..... "
Bu satırları, yüzünü hiç görmediğim, sosyal medyada uzun süredir çok dikkat ve merakla izlediğim, zaman zaman etkileşimde bulunduğum bir "dostun" sayfasında okudum. Evet, sorgulanması gereken bu, ama seçmeni etkileyen, yönlendiren faktörleri de göz ardı etmemek gerekir.

Yaşam ve var olma nedenleri TV TV gezip, seçmene (Halka) akıl veren, yol gösteren, yaşı kaç olursa olsun gazeteci - siyasetçi ortak kimliğini taşıyan, birgün gerekir diye siyaset arenasına taşınıp vekil yapılan..
Medyanın insan öğüten çarklarında kaybolmamak için "emredin" sözcüğünü yol haritası olarak benimseyen... Gazeteci-Yazar- Akademisyen CV si olan, spordan eğitime, ekonomiden dış politikaya, inşaattan jeolojiye, sağlıktan hayvancılığa, tarımdan uzay bilimine kadar, saymakla bitmeyecek her konuda alle-mi cihan olanlar..
Özellikle Covid-19 nedeniyle aylardır idari ya da kişisel kararla sınırlandırılmış yaşam alanlarında kalan, bu nedenle sokağı gelişmeleri gündemi bu alle-mi cihan gazeteci ve siyasetçilerden izleyen halk, seçmen bir noktaya, bir hedefe odaklanmaya zorlanıyor, muhalefet kötü çalışmıyor algısı..
18 yıldır ülkeyi yöneten iktidara, iki yıl öncesine kadar "hesap sormazsam namertim" diyen Bahçeli nin , " hesap soranlara hesap sorar" olması...
iktidarı ve Erdoğan'I emperyalizmin temsilcisi olarak eleştiren Perinçek' in son iki yıldır "ülke yönetimi Erdoğansız olmaz" diyerek iktidar çarkının dişlisi olması...
Anayasanın teminatı altında ki savunma neferi avukatların temsilcisi olup, CHP Genel Başkanı olma hevesi kursağında kalan TBB BAŞKANI Feyzioglu' nun,TBB yi iktidarın uydusu yapma çabaları..
Halkın canı için canlarını veren doktorların örgütlü olduğu TTB nin kapatılmasını isteyen, tırnağı incinse "aman doktor" diye koşanların da "TTB de neymiş, teroristler" diyen sözde aydın ve gazeteciler...
Ve; Erdoğan' in TTB dahil halk için, yaşama hakkı için, demokrasi, hukuk devletinin varlığı için mücadele eden STK' ların isminde ki "TÜRK " tanımının kaldırılma çağrısı..
Devletin bir çok kurumunda, bazı okulların tabelâlarından TC nin, okullarda Andımızın kaldırılmasını alkışlayan ve destekleyen iktidar ortaklarını çok mutlu edecek bu çağrı, bir kaç gün havuz ekranlarında da Alle-mi cihanlar tarafından hararetle desteklenecektir.
Sosyal medya dostundan alıntıladığım "muhalefetin yetersizliğini" sakız gibi ağzından düşürmeyen "muhalif ama muhalefete muhalif" olanlarda bu süreçte, CHP ne yapıyor? İP ne yapıyor? sorgusuna devam edecek.
AKP' nin içinden çıkan iki parti, kan kaybını gizleyip, parti büyüyor diye belediye başkanlarının belediyeye gelen vatandaşı kolundan yakalayıp üye kayıt memuru gibi çalışması, AKP il başkanlarının 80-90 yaş sınırında evinde hasta yatağında yatan nine ve dedelerle fotoğraf servis edip AKP' ye üye oldu haberleri ile, eski vekil ama atadan CHP'lilerin CHP'ye "üye sayımız neden artmıyor, azalıyor ? sorularını havuz ekranlarından parmak sallayarak sormalarının aynı günlere denk gelmesi de ilginç değil mi?
Ankara'da istanbul da bir masa bir sandelye, bir kaç klavye kahramanı ile CHP'nin içinde olup CHP 'den bur kaç parti çıkarma çalışmaları ile İP içine atılan "liste" bombasının fitilini ateşleme hamleleri de aynı günlere denk geliyor..
Ve, yine ne ilginçtir ki; bir yerel mahkemenin AYM DE neymiş tanımıyorum tavrı, AYM'nin Abdullah Gül tarafından atanmış üyesinin IŞIKLARIMIZ yanıyor " paylaşımına, içişleri bakanlığının "Işıklarımız hiç sönmüyor" yanıtı darbe özlemi tartışmaları da bu döneme rastgeldi. Tabii, 12 Mart, 12 Eylül darbelerinde solun, sosyal demokratların nasıl ezildigini unutturmak isteyen, "bedenimiz içerde ana fikrimiz iktidarda " diyenler bu ışık oyunu faturasını da başta CHP muhalefete kesme hamlesinde geçikmedi..
Bu tesadüflerden yararlanmayı en iyi bilenlerden, 29 Ekim de yapacağı açıklama ile CHP'nin anahtar teslimi kendisine bırakılması hayaliyle 81 ili gezen Muharrem ince' nin gittiği yerlerde neden CHP örgütlerince karşılanmadığı sorusu da tam bugünlerde soruldu.
Şimdi, başa dönmek gerekirse, iktidar kaynaklı ışık oyunu dahil tüm bu olumsuzlukları sorgulamayanlarin, CHP, iP, HDP gibi TBMM de temsil edilen muhalefeti, bu olumsuzların sorumlusu gibi gösterip "neden bir şey yapmıyorsun?" diye sorgulamasını "sorgulamak" gerekiyor mu? Bu soru, iktidarın her istediği ve yaptığına "caizdir" diyen DİB Ali Erbaş' a sorulsa o bile "caizdir" der.
Seçmen ve seçmen davranışlarını değerlendirirken, davranış bilimciler, sosyologlar, araştırmacılar, bu "muhalif görünümlü muhalefete muhalif" olanları da bir masaya yatırıp sonuçlarını açıklasa, ülkenin bu tehlikeli gidişine dur demek için ortak sağduyulu bir çözüm tablosu da ortaya çıkar.
Bu arada, piyasaya çıkmadan çok satan kitaplar listesinde ilk sırayı alan kitap yazanlar, kazanacağız diye kitap yazıp kazananlar, Atatürkçülük adına ahkam kesip mangal da kül bırakmayanlar da, kurtuluşu mevcut iktidarı fazla hırpalamadan, muhalif partilere ve liderlerine "akıl verip" "olmuyor, sen git abimiz gelsin" mesajını sosyal medyada ki "severleri ! " aracılığıyla yaptırıyor.
Bu gelişmeler yaşanırken, "yanıyor mu yeşil köşkün lambası " müziği eşliğinde, her gece başkentte "hangi bina, kurum elektrik tasarrufu yapmıyor, bu faturaları vatandaş cebinden nasıl ödeyecek, ışıklı bina hangi kurum" nöbetleri ve sorgusu yapılırken, ülkenin gerçek gündeminde neler oluyor ? Soruları yine cevapsız kalacak (mı ?)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum