KAZANAN KİM? KAYBEDEN KİM?

Haydi gözünüz aydın; bu siyasal, ekonomik, sosyal, sağlık, eğitimin tam bir kaos ortamında olduğu donemi nasıl atlatacağızin reçetesi kitapçılarda sizi bekliyor. Gazeteci- yazar- arastirmaci- sorusturmaci- cesur ve izmir Gazeteciler Cemiyeti' nin ONUR ÖDÜLÜ sahibi Uğur Dündar "İNAN KARDEŞİM KAZANACAĞIZ" isimli bir kitap yazmış, 7 Ekim de kitapçılarda olacak. Dündar, kitabında KARDEŞLERİNE reçeteyi kendisinin nasıl kazandığını özetle mealen şöyle anlatmış ;
-yaklaşık 7 aydır bir ada da evime kapandım ailemle bile görüşmüyorum.. (Ama o çok mütevazı evin bahçesinde maskesiz GÖKMEN ULU ile REKLAM Söyleşisi yapıyorum!)
- berbere gitmiyorum, ama berberime gidiyormuş gibi parasını gönderiyorum.. (dün çekilmiş fotoğraflara bakınca saç sakal traşı ve makyajı GÖKMEN ULU'nun yaptığını anlıyoruz.!
-mouse bozuldu, KORCAN KARAR ' a telefon ettim, aldı getirdi.eve almadım, bahçe duvarından aldım Korcan' dan..(burada ki mesaj, benim gibi nesli tükenmekte olan bir gazeteciyi ! korumak için gazeteciler! seferber olmuş..)
- bu önlemlerle yaşarken yazmayı aksatmıyorum, adaya gelirken arşivimi de getirdim...!)
- İNAN KARDEŞİM KAZANACAĞIZ derken, çalışmayın, evinizden çıkmayın, bir adaya mütevazı evinize kapanın, yazın.. sonu mutlu bitecek vaadi ile biten masallar yazın, okuyun..
-tüm bunları yaparken ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir medya organı ve KARARLIULU arkadaşlarınızın sizi ihmal etmesine izin vermeyin. Onları iZMiR MARŞI ile karşılayıp uğurlayın...Bu arada unutmayın 7 Ekim de kitabımı alın ki, bu karantinadan zararsız çıkalım..
NOT: Öyle komşunun internetinden kablo çekmek için çatıya cıktı düştü, eba ya katılmak için 5 km tırmandı, evinde interneti yok diye eğitimsiz kaldı haberlerine de inanmayın..Hay Allah mousum bozuldu. Bakın, ben panik yapmıyorum. Ne yapıyorum KORCAN ' I ARIYORUM.. Siz de bi Korcan bulun.

YERİM DAR OYNAYAMAM...!

Yıllarca etinden sütünden azami yararlandığı partisinde, tek hedefi Genel Başkan koltuğu olan Muharrem ince' de, hasret gidermek için gittigi il ilçelerde, "parti kur" diyenlere "hele durun gezeyim, millet ne diyor bakalım" demiş. Birden, Gitmeye niyeti olmayan geline "Hadi oyna" demişler, "yerim dar oynayamam" demiş diye anlatılan anonim bir örneği anımsadım.
Nereye gidecek, parti yok, koltuk yok. Mitingler yapıp halkla kucaklaşmaya gitti, kucağını açan halk yok. ilk durak Sivas' ta 200 kişi, çekirdek citleyerek şöyle bir bakıp geçince mitingler bakkal kahvehane ziyaretine dönüştü. Ve, ince yol haritasında tavşan partiler ortaya çıktı.
CHP deki varlığından ihraç edildiğini ve parti kuracağını açıklayınca haberdar olduğum bir hanımefendi, CHP bitmiştir, parti kuruyoruz dedi. Biri de çıkıp kimle? Nasıl diye sormadı. Hanımefendi, "Muharrem bey" dedi, "Çok değerli, eşsiz bir siyasetçi " dedi ve tavşan partinin rengini açık etti. Ehh hazırda havuz kanallarının gediklisi Öztürk Yılmaz'ın tavşan partisi de var.. Sıra, havuz ve CHP CV li gazeteci anketörlerin algı operasyonlarında. Adil Gür'un seçim tahmini gibi yüzde 50 yanılmalı sonuçlar gelsin, o zaman belli olacak. Bohçasını alıp CHP den gider mi evde mi kalır? Aslinda, bildigi en iyi şey, O dede ya da babaevinde kimse "Muharrem yaşında geçti, hadi artık " demeyecek..
O zaman, Enginyurt' un reklam yıldızı olduğu benzin istasyonunda çay ve ihtiyaç molası vermek lazım.. Çaylar şirketten. Oylar mı? Gerek yok ki, sosyal medyada, havuz medyasında o zaten gönüllerin CHP Genel Başkanı ve 85 milyonun Cumhurbaşkanı !

VEKiLE İŞ Mi YOK?

Mart ayından bu güne tüm dünya da yaşam icinde var olan her şeyi şekillendiren Kovid-19, hiç kuşkusuz her meslekte yeni arayışları gündeme getiriyor. TBMM' nin en renkli, dağa çıkıp uluyarak şöhret basamaklarını tırmanan, her akşam FOX TV de ana haberde görünüp, popülerliğini abartıp, zülfü yare dokununca Bahçeli tarafından MHP den şutlanan Cemal Enginyurt' ta bu dönemin getirisi götürüsünü iyi yapanlardan. Önce, İP e göz kırptı, ciddiye alan olmadı, ardından CHP beni istiyor dedi, CHP merkezinden TIISS sesi geldi. Ekranlar artık istemez oldu. Ama, demokrasilerde çare tükenmez. Enginyurt, Erdoğan'in halkın başına çay atmasından esinlenmiş olacak ki, bir benzin istasyonun da "sizleri ... istasyonunda çaya davet ediyorum" diye görselleri medyaya servis etti.. Artık,bir taşla 3 kuş mu 5 kuş mu bilmem ama siyasetcilik oynamak çok eğlendirici olsa gerek.

YEŞİL ALANA CAFE KONDU !

istanbul da yeşil alan, deprem toplanma alanları, yeşil alanların imara açılması tartışmaları devam ederken, soru ve sorunlara karşı sessizliğini korumakla ünlü Ataşehir de, yeşil alan olarak kurulan parkların kenarlarına kurulan büfeler, bazı büfelerin birden devasa cafelere dönüşmesinin nedeni, bu cafelerin ihale ile mi ihalesiz mi verildigi, ihale ile veriliyorsa neden ATAŞEHİR de kimsenin haberi olmuyor soruları havada kalıyor ve bilinmez bir rüzgar bu soruları yok ediyor.
Örneğin Atapark konutlarının önündeki parkın önünde birden açılan ATOMCAFE.. ihalesi ne zaman yapıldı? kimler katıldı? Şimdilik bilen yok ama kazanan ve ATOMCAFE' nin sahibi resmi kayıtlara göre; Eski CHP ATAŞEHİR ilçe yöneticilerinden ÖMÜR KARABEY. Karabey'in gizli ortakları olduğu, bunlarında ATAŞEHİR Beld.sinin CHP li meclis üyeleri SELAMİ iGREK ile KURTULUŞ ÖZAYDIN olduğu bilgileri ise "belgen var mı? " DİYE soracaklara iyi bir haberim var! "YOK" ama bu tip ortaklıkların belgesi zaten olmaz. O nedenle bilgi dedim. Teyide açık bilgi. Ancak ortaklar arasına karakedi girerse bu tip alış verişler ortaya çıkar. Tabii iğrek' in CHP li üye olduktan sonra açtığı KASR-I LEZZET Restoranını bilenler neden olmasin diyor.
Bunlar, Ataşehir de yerel gazetecilerin, ulusal medyada yerel haber muhabirlerinin bilmediği bilgiler ( !!) Bilseler eminim yazarlar, çünkü gazeteciler (! )
ATAŞEHİR sakinleri ise, her seçim dönemi gündeme gelen mega proje KENT PARK’a ne zaman başlanacak? Ve, parklarda bulunan büfe yerleri Ataşehir Belediye şirketi ATABEL tarafından işletilip, belediyeye gelir ve Ataşehir’de ki gençlere iş imkanı sağlanamaz mıydı? sorularının cevabını arıyor. Ama, yanlış yerde, ben bilmiyorum çünkü.. soruların muhatabının kapıları halka açık değil değil mi?

iYİ POLİS KÖTÜ POLİS !

Bir oyundur oynanıyor. Bilerek isteyerek göreve getirilenler, gündeme göre piyasaya sürülüyor. "Saç" talimatı ile pisliklerini salyalar akıtarak saçıyor, sonra iyi polisi oynayanlar görevden aldık diye sahne alıyor ve herkes bu oyunu "yaşasın görevden aldırdık " diye alkışlıyor. Bunun son örneği, "Medeni Kanun nedir boşanmayın 2.eş alın, gasilhanede ellerimizde pamuk Mesut Yilmaz'i bekliyoruz" diyebilecek kadar yobaz, laiklik düşmanı, mensup oldugu tarikatin itmesiyle basamakları uçarak geçip, GATA da yönetici olan bir sapkın. Muhalefet sosyal medya tepkisi, görevden alıninca bakana öpücükler gönderip dalga geçecek güç ve gövde gösterisi yapan bu kaçıncı sapkın, bu kaçıncı görevden alma.
Bunların ne olduğunu bilmeden mi atıyorlar bu göreve. Hayır, görevini yapsın diye atayıp kullanım süresi dolunca ödüllendirmek üzere merkeze çekiyorlar, daha büyük provakasyonlar için.
Tamam, görevden alındı. Güzel alkışlayalım, ama atayan, konuşturan, besleyen görevden alanda aynı merkez.
Bunun anlamı ve önemi yok mu? Burada kötü polis kim iyi polis kim ? Bilen var mı?